21 Aralık 2011 Çarşamba

Zeynep hanımdan haberler

Yazmıyorum nedense. Ama yazmak lazım. Zaman su gibi akıp giderken şu zayıf hafızamda tutamıyorum hiçbirşeyi. En iyisi yazmak. En çok da Zeynep'le ilgili yazmak istiyorum. Günden güne büyürken hergün değişim geçirirken bunları kayıt altına almak istiyorum.

Zeynep Selin 8. ayını doldurdu. Tepkileri gelişti, bir çok şeyi anlar oldu. Mesela akşamları bizi görünce yüzündeki o mutluluk ifadesi beni benden alıyor. O dakikadan sonra da gün boyu ona bakan baannesini anında satıyor. Hep yanında olmamızı onunla oyun oynamamızı istiyor zinhar odadan çıkartmıyor yoksa çığlık kopuyor anında. ba-ba, del-del gibi anlaşılır hecelerinin yanında bi de mırıl mırıl konuşuyor kendince ama biz birşey anlamıyoruz. Benim aceleci kızım 6. ayında emeklemeye, 7. ayında da tutunup ayağa kalkmaya başladı, şu an da koltuk kenarına tutunarak sıralıyor. Amma velakin hala dişimiz çıkmadı. Aceleci kızım nedense bu konuda tembel çıktı :) Doktoru sorun yok diyor, ki zaten epeydir diş yerleri kabarık halde ama patlamadı bir türlü. Artık diş huzursuzluğundanmı bilinmez gecede 250 defa ağlayarak uyanıyor. Ne kendisi doğru dürüst uykusunu alıyor ne de biz (daha çok ben). İşe zombi kıvamında gidip geliyorum. Ama o benim canımın cananı, gözümün nuru. Yeterki o mutlu sağlıklı olsun. Tüm annelerin temennisi dileğidir bu eminim, zorluklar göze görünmüyor bile onların bir gülüşüne.

Dayımızın düğününe bir ay kaldı, daha kılık kıyafet alıcaz, ne giysek acaba :)

28 Kasım 2011 Pazartesi

Yorgun bir haftasonunun ardından yoğun bir Pazartesi'yi daha bitirdik. Zaten Kasım ayı da bitiyo..

25 Ekim 2011 Salı

Küçük kuzu




http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=51388&rid=2&p=1

Bu haberi okuduğumdan beri tutamıyorum gözyaşlarımı.

Ah miniğim ne kadar küçüksün, üstün başın açık, hava kaç derece orda, üşüyorsun. 47 saat, 2 gün olmuş enkazda kalalı. Annen süt verebildi mi sana o enkaz altında..   Çok şükür kurtuldun miniğim. Dilerim bir an önce annene kavuşursun..

8 Eylül 2011 Perşembe

Neler oluyor hayatta..

En son Ramazan geldi diye yazmışım piuuuvv. Üşengeçliğin de bu kadarı..Napmışım netmişim bu arada kısa bir özet geçeyim.
Bu sene Ramazan kolay geçti, zorlanırım sanıyordum ama şükür kolay geçti. Sadece uyku biraz zorladı beni diyebilirm. Bayramdan 2 gün önce kayınvalideyi tatile yolladık, ben de bayram haftasında yıllık izin kullandım. Bu bayram zeynep hanımla ilk bayramımızdı, kuzuyu giydirdim ve babasının elini uzaktan öper gibi yaptık günün mana ve ehemmiyetine binaen :) harçlığımızı da kaptık annesi olarak ben kaptım kızımın haklarını korumak zorundayım :)
Bayramda da keza genelde evdeydik sadece babaanneme gidip geldim çünkü bu bayram o da yalnızdı evde. Aile fertleri türkiyenin değişik illerindeydiler bu bayramda. Bir biz ve babaannem istanbulun bekçisi kaldık. Babaannemi bir akşam güç bela bende kalmasına ikna ettim. Baktım sabah 5,30 dış kapıda bir tıkırtı bizimki kapıyı açmaya çalışıyor eve gidecek. Hayırdır babaanne bu saatte nereye dedim eve gideceğimiş ev yalnız olmazmış, sanki evde hazineleri var:)  Tabi ben kaçar gibi evden gidişini herkese bire bin katarak ispiyonladım  sonra bana kızıyor niye herkese ispiklemişim kendisini, nolmuş o saatte gittiyse, hem eve gidip sabah namazını kılmış sanki bizde abdest almaya su yok. Epey geyiğini çevirdik velhasıl. Bu arada Allah uzun ömür versin 86 yaşında nenoşum.
Zeynep Selin hanım ise pek bi datlu bu zamanlarda, kendisi 5. ayını doldurmak üzere olan küçük bir hanım efendi. En sevdiği faaliyet el ve ayak parmaklarını yemeye çalışmak. Ki o ayak nasıl ağza kadar ulaşıyor merak ediyorum. Artık yattığı yerde bulamıyoruz hanımefendiyi, dönüyor anlamadığım şekilde kendini aşağı yukarı ittiriyor. Bize bakıp gülüyor ki gülerken gözleri gülüyor bıdıkın. Tabi o hallerine biz eriyip gidiyoruz. tam bir görmemişin çocuğu olmuş modlarındayız.  Bu arada ek gıdalara da geçtik 5. ay itibariyle.

İş konusuna da değineyim malum günümün önemli bir bölümü işte geçiyor. Şu ara pek bi yoğunuz gene, artık işleri acil işler ve çok acil işler olarak ayırıyorum. Tabi denilebilirki bu yoğunlukta niye blogdasın bakem. Bende derim ki o vakıt çok yoruldum kafam sulandı az bi farklı bişi yapayım kafam dağılsın deyu yazıyorum. Hem blogumu özlemiş olamazmıyım. Ben burada kendimi avutadururken az evvel etmiş olduğum bir telefonla öğrendim ki ablalarım ve gelinimiz (bizim artık bir gelinimiz var, henüz düğünü yapılmamış:)) oturup keyif ediyiler, gün tadında mamalar götüriyiler, böhüüüü ben burda kuru çaya talim.

Aa en möhöm şeyi atladım tartıda 6'lı rakamları gördüm. (ama bayramda tatlı çikolata Allah ne verdiyse yediğimden gördüğümün bir halisülasyon olmasından şüpheleniyorum netekim sonraki tartılmalarda bi daha göremedim. Ama olsun gördüm mü? gördüm. ehi.)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Geldi çattı Ramazan

Bu sene de Ramazan'a ulaştık elhamdülillah. Her ne kadar uhreviyetini henüz tam olarak idrak edememiş olsam da yine de Ramazan ayında ayrı bir huzur var. Evet hava çok sıcak, evet günler de çok uzun ama Rabbim bir kolaylığını veriyor. Hayırlısıyla tamamlamayı da nasip etsin bizlere inşallah.
Uzun zamandır yazmamışım bu arada. Yoğunluktan bloguma vakit ayıramamışım. 1 Temmuz'da işe başladım. İzinimin dolmasına daha 12 gün varken erken başlamak durumunda kaldım. tabi herşey benmim öngördüğüm işe başlama trihine göre ayarlanınca kayınvalidem gelemedi hemen. Biz de ilk bir hafta ablamdan işe gidip geldik. Zeynep'e ablam baktı. Sonrasında kayınvalidem gelince evimize geçtik. İlk günler gerçekten zor oldu bırakıp işe gelmek. Ağlamaklı dolaştım ama insan herşeye alışıyor gide gide alıştım bende ama gün içinde bazen öyle bir özlem çöküyor ki hemen sarılıp kucaklayasım geliyor yanımda olsa..Pıff anne olunca çalışmak zor, ama evde durmak da zor. Hani bi ortası olsa ne güzel olurdu.

28 Haziran 2011 Salı

çıkık bir ayak

İstirahatteyiz, daha doğrusu şiş ve ağrıyan bir ayakla mecburi hareket kısıtlaması yaşıyoruz.
Söyleyenlere göre nazara geldik ama bence tamamen benim dikkatsizliğim. Haftasonu ailecenek şen şakrak bir şekilde kardeşimin nişanı için başka bir şehre uçacakken uçağa 10 metre kala önümdeki 10 cmlik yükseklikteki kaldırımın bittiğini görmedim ve ne olduğunu anlamadan yere kapaklandım. O kadar kötü düştüm ki pantolonum dizi yırtıldı elim yaralandı ayağım çıktı.. Tabi o anda sıcakken hissetmedim fazla ağrı ama uçağa bindikten sonra çok ağrıdı, buz falan koyduk şiş olmaması için. Hala aklıma geldikçe ürperdiğim ihtimal ya çocuk kucağımda olsaydı, çünkü çocuğu ben tutuyordum son anda kapıdan geçerken eşime verdim bende biletleri onaylattım. Allah korudu bizi, şükrediyorum. Şimdi evdeyiz annem gelip gidiyor yanıma bende üzerine biraz basabiliyorum artık ama hala şiş ve morarmaya döndü ayak.
Böyleyken böyle işte..
iznimin bitmesine 12 gün kaldı ama işyerinden daha erken başlamam yönünde talep var. yani bu hafta evdeki son haftam olabilir. iyileşirsem düşünürüm dedim bakalım..bebişkoyu abla kişisine emanet edeceğiz bir süre. sonra k.valide gelecek falan filan.. zor ki ne zor..
Zeynep kızımı uyuttum biraz nette turlayayım dedim ama uyandı şimdi. ben gider..

16 Haziran 2011 Perşembe

2. ay

Aslında 65. gün. Bu sabah gittik 2. ay aşılarımızı olduk. Boyumuza posumuza bakıldı. 5100 gr. ve 58 cm'yiz. Epey bi ağladık aşı sırasına tam üç tane aşı vurdular ki bitanesi yakıcıymış, dışarı çıkınca sustuk ama. Eczaneden ilaç, marketten öteberi aldık eve geldik. Bu aşılar huzursuzluk ve ateşlenme yaparmış ki kızçemde belirtiler başladı. Eve geldiğimizden beri huzursuz.
Hava kapalı ama boğucu nem var sanırsam.
Gece çok az uyuduk sabah da erken kalktık gözümden uyku akıyor. Çocuk uyuyunca bende uyuyayım desem o da namümkün. Çünkü gündüz gündüz uyuyamıyorum be kardeşim.
Çocukla gezmelere gitmek hele de akşam misafirlikleri yalan olmuş, ne oturduğundan bişey anlıyorsun ne konuştuğundan. Bu işleri bir yaşına kadar ertelemek gerek sanırım. Zaten işe başlayınca bunları yapmaya vakit de olmayacak.
Şu göğüs yarasından da el aman. Ondan çektiğimi başka bişeyden çekmedim iki ay oldu hala mı iyileşmez bir yara. Kullanmadığım krem de kalmadı.
 kopuk kopuk bi yazı oldu. olsun..

8 Haziran 2011 Çarşamba

yaz gelmiş

Biz evdeyken yaz gelmiş yahu. Haftasonu bi dışarı çıkalım hava alalım Zeynep hanımı da dolaştıralım düşüncesiyle hazırlanıp evden çıktık ama ben hala bahar aylarındayım sanıyorum üzerimde mevsimlik trenkot kızı da sarıp sarmaladık bi çıktık hava 28 derece :) Herkes askılılarla dolaşıyor yazlık pabuçlar giyilmiş çok güldüm kendi halime resmen mevsim değişmiş haberim yok. Evden sadece annemlere gitmek için çıkıyorum o da yürüyerek 3-4 dk. Farketmemişim hiç. Gerçi takvime bakarak da anlayabiliriz ama evde olduğum için takvimle de pek işim yok :) Hayattan mı koptum ne..
Kilolarımla barışamıyorum bu ara, kıyafetlerim oluyor ama pek bi dar ayol (bazılarıysa hiç olmuyor, çaktırma). Veririm düşüncesiyle bişeyde almak istemiyorum ama bir ay sonra işe döneceğim o zamana kadar verdim verdim veremedim alışveriş yolları görünüyor bana. Evdeyken eşofmanlarla (doğrusu nasıl yazılıyo üşendim tdk ya bakmaya) pek bi mesudum da işe dönünce kurumsal kılıklara dönmek icap ediyor netekim.
Zeynep hanım kızımız da büyüyor iki aylık olacak nerdeyse. Rutinlerimiz oturuyor yavaş yavaş.
evde olmanın tembellik etkisi oldu bende. Aman vakit bol nasılsa yaparım diye diye ertelediğim sürü sepet iş var ama yapasım yok napiim :)
Etraftaki inşaat seslerinden ve şu seçim arabalarının sesinden bıktım. üç tarafımız inşaatla çevrili (abartmıyorum) güne matkap sesiyle başlayıp çekip sesiyle bitiriyoruz. geçen bi gün dayanamayıp patladım işçinin bitanesine balkondan. Tam kızı uyuttum güç bela adam başladı çekiçle boş bir varile vurmaya çıkan sesi düşünün artık. Biraz sabrettim ha bitti ha bitiyo diye ama adam ikinci varile geçince bende kayış koptu kızda uyandı zaten. Çıktım balkona kardişiiim nedir bu yaa diye çemkirdim adamcağızda abla napalım inşaat bu diye cevap verdi. Dedim insaf artık yaw yeter o varile vurmak zorundamısın, baktı adamcağız benden dumanlar çıkıyo aldı varilini arka tarafa geçti, ses de azaldı nispeten.
Bizde durumlar böyle, gelirim gene bi ara..

19 Mayıs 2011 Perşembe

günlerimiz nasıl geçiyor

Çok hızlı geçiyor. Akşam nasıl oluyor anlamıyorum. kırkımızın çıkmasına az kaldı. Ben bu yeni rolüme alıştım gibi artık. Bebek bakmakla ilgili hiçbir fikrim yokken -her ne kadar yeğenlerim olsa da bugüne kadar onlara sadece bakmışım:) gözlerimle- şimdi bebeğin kakasının renginden üşütmüş mü değil mi anlayabiliyorum :)
Tabi daha halen tecrübesiziz. Hala ara ara panik oluyorum. Akşam olsa da F. gelse bir an önce dediğim zamanlar oluyor. Ama çok şükür ilk on gündeki ruh halimden sıyrıldım çoktan. Lohusalık hallerinden midir nedir acayip bir ruh dalgalanması yaşadım bu da burada kayıt olsun bana. En ufak şeyde ağlayan, zırlak panik bir haldeydim ama çok şükür attım üzerimden epey. İnsanın etrafındakilere bu dönemde epey iş düşüyor. Bu halinin normal olmadığını bilip ona göre davranmaları, yapıcı olmaları gerekiyor. Bende de kendi annem de dahil herkes bu halimi çok yadırgadı, benden beklemedikleri bir cesaretsizlik sergiledim onlara göre, süpermenim ya ben herşeye anında adapte olan! nasıl böyle davranırmışım. Oysaki geçici bir halmiş, sadece yeni anne olmanın getirdiği psikolojiymiş, en azından bende öyle oldu.   Bu arada süt sorunsalları yaşadık üstüne tuz biber, halen de yaşıyoruz. Her süt seansımız acılar içinde geçiyor, olabildiğince anne sütü yetersiz kaldığında da mama takviyesiyle gidiyoruz bakalım.
Hayatımızda yeni bir sayfa açıldı, belki eskisi gibi özgür değiliz hatta şu an için bi markete bile gitmek lüks benim için ama çok datlu bir duygu bu, insanın içi titriyor her bakışında yaw :)

8 Mayıs 2011 Pazar

İlk anneler günüm :)

Şu ömrü hayatıma eklenen muhteşem bir sıfat daha var 26 gündür; "anne". Hep ben kutlardım bugüne kadar anneler gününü, bugünse benimde anneler günüm kutlandı. Ayrı bir güzellik bambaşka bir duyguymuş. Çok şükür, Rabbim bu duygudan mahrum bırakmadı bizi. Minik kızıma her baktığımda apayrı duygular yaşıyorum. Çok güzel bir duygu ama bir o kadar da zormuş annelik..
Herkeslerin anneler gününü kutlarım, annelerimizin kıymetini bilelim derim:)

26 Mart 2011 Cumartesi

İzin

Bugün itibariyle iznim başlıyor:)

12 Mart 2011 Cumartesi

İki günlük mola..

Kar dolayısıyla kendime izin verdim iki gün. Yıllık iznimden kullandım. İşte çalışırken yağan karlara bakıp şimdi evde olmak vardı diye iç geçirirken aklıma kullanmadığım yıllık izinlerim geldi. Hem iki güncük ne kadar kayıp olabilirdi ki ( ki zaten bi gününü de rapor alarak kurtardım, hihi :)). Velhasıl şu iki gün o kadar iyi geldi ki anlatılmaz. İlk gün uyudum çok geç olmadan kalktım tv başında pinekledim, yağan karı izleyerek çay içtim, annemle kar altında çarşı-market turu yaptık, sonra annemde sevdiğim mamaları hüplettik. Sonra ben eve geri dönüp akşam için F.ciğimin sevdiği ve normalde vakit isteyen ama benim çalışırken vakit bulamadığım mamalar yaptım. Poğaça bilem yaptım annemle karşılıklı çay eşliğinde götürdük :) Ertesi günse doktor ziyaretimiz vardı. ilk kez nst denen alete bağlandık. Kontrollerimiz de bir haftaya düştü. Vakit daralıyor :)

5 Mart 2011 Cumartesi

Düzeldi galiba :)

Birkaç gündür bloga girmezken bu sabah bi bakim noluyo dedim, ne göriiim bloguma kavuştum :) sorunsuz açıldı ve eğer bu post yayınlanırsa sorunsuz çalıştığını da görücez :)

biraz bizle ilgili notlar düşeyim buraya;
* İşe devam ediyorum,
* +15 kg'yi gördüm, bakalım gidişat nereye :)
* Ayaklarım ve ellerim şişmeye başladı ama abartılacak boyutta değil.
* Kızımın beşiği geldi, ama daha yerleştirmedim.
* Mütemadiyen yorgunum
* İznimin başlamasını dört gözle bekliyorum :)
bu kadar :P

19 Şubat 2011 Cumartesi

Ondan bundan..

Bu aralar günlerim habire nette araştırma yaparak geçiyor. Ne kadar anne bebek blogu varsa bulup okuyorum, ne lazım olur ne olmaz neler almalının araştırmasındayım. Okudukça gözlerim pörtlüyo yerinden. Başlı başına bi sektörmüş bu junior ihtiyaçları. Bi de kuş kadar şeyler ucubik fiyatlarda. Bi banyo küvetinin bile onlarca çeşidi varmış, öğreniyoruz :) Ben biraz ağırdan alıyorum galiba. Bunun nedeni hem vakit darlığı hemde içime sinen güzel şeyler bulma isteği. Sağlıkla gelsin de bunlar da tamamlanır bi ara umarım :)
Bu haftasonu ütüleri yapayım bari :)

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bugün mübarek Mevlid Kandili, hepimizin kandili mübarek olsun. Rabbim dualarımızı kabul eylesin inşallah.

27 Ocak 2011 Perşembe

Kış ortasında güneş

Bu sabah uyuyakaldım ve servisi kaçırdım. Ama isabet olmuş dışarda muhteşem bir hava vardı ve ben o havada taksi durağına kadar yürüdüm ne iyi geldi sabah sabah. O kadar hareketsizimki gün boyu sürekli oturuyorum arada kalkıp dolaşsam da yeterli gelmiyor, Artık ağırlaşmaya başlayan bünye de hareket istiyor ama en ufak şeyde bile yoruluyorum nefes nefese kalıyorum. 7. ayın ortasına geldiğimiz bu günlerde artan kilo olayı da nefes nefese kalmamda etken tabi :) Zaten şu kilo olayını hiç kontrol edemedim ben, aldığım kilo 10 un üstündedir sanırsam, (korkudan tartıya çıkamıyorum :), bir yandan için için endişelensemde bir yandan da amaaan sende modundayım..
Geçtiğimiz haftalarda kızımın kılık kıyafet olayına el attık annanesi ve teyzesiyle, sırada onların yıkanması ve ütülenmesi işleri var ama ağırdan alıyorum çünkü daha almak istediklerim var. İnsan kendini rahatlıkla kaybedebilir bu alışverişlerde onu farkettim :)
Bu arada yeğenimiz dünyaya geldi bir haftalık minik bir kız. F.cim ilk kez amca oldu :) Çok tatlı, Rabbim sağlıkla büyümesini nasip etsin. Bizlere de sağlıkla kucağımıza almayı nasip etsin inşallah (Amin).
Yine yazarım (umarım:))