26 Haziran 2013 Çarşamba

Faranjit

Benim minik kızçem faranjit olmuş :( Pazar akşamından sesinde değişiklik başladı bende önlem olsun diye bir ölçek soğukalgınlığı şurubu verip yatırdım. Pazartesi sabaha karşı ateşi bir anda kırklara fırladı. Ateş düşürücüler soğuk kompreslerde çok etki etmeyince kaptık acile götürdük. Orada da evde benim yaptığımdan farklı birşey yapmadılar soğuk kompres + şurup verdiler. Oradan çıkıp çocuk doktoruna geçtik. Doktor muayene edip faranjit (boğaz enfeksiyonu) olmuş dedi, 3-4 gün ateş sürebilir, iyileşme uzun olabilir dedi. Ki gerçekten de bugün 3. gün hala düzelmiş değil. Tabi bu arada verilen 6 iğneyi de atlamamam lazım. Zeynebin kabusu oldu iğneler, doktor iğne yazıyorum daha iyi iyileştirir deyince eyvah dedim sesli olarak. biliyorum çünkü nefret ediyor iğneden. Dahası her iğne seansı bizim için de zor, daha kliniğin merdivenlerinde feryat kopuyor, tanıyor artık orayı. Neyseki bir tane kaldı. Sabahki iğnelerini bakıcı ablasıyla beraber gidip yaptırıyoruz, eve geliyorum giyinip tekrar işe dönüyorum akşamları ise yardımcı rolde baba var. Bu sabahki iğne seansından sonra parka gideceğiz diye söz verdim, klinikten çıkıp parka gittik Sabahın sekizinde parka spor yapanların dışında kimse yoktu, fırsat bu fırsat ben de bol bol kaydıraklardan kaydım, Zeynoyla yarış falan yaptık. Eve geldik bi baktım telefon yok, yanıma çanta almamıştım cebime atıp çıkmıştım. Parkta düşürdüm diye düşünerek gerisin geri parka yollandım, neyse ki telefonum kaydırağın dibinde beni bekliyordu, mutlu bir kavuşma anı yaşadık.

Kaldı bir tane daha iğne, bize dua edin iyileşelim de bir daha da iğnelerle muhatap olmayalım inşallah.

22 Haziran 2013 Cumartesi

Haftasonuu

Geldik bir haftanın daha sonuna, yaşasııın. Dışarda tatlı tatlı esen bir rüzgar, oh sabah da misler gibi yürüyüşümü yapmışım temiz havada, kendime geldim yeminle. Günün geri kalanında koşa koşa eve gitmece, ev işleri + yemek vs yapmaca olsa da I love Cumartesi. 

Haftasonu postuna geçen hafta Zeynoşa aldığım cicileri de ekleyeyim; Gerçi ona aldıklarımı şimdiden beğenmiyor hanımefendi, aldıklarımı ona gösterirken resmen "bu güzel, bu güzel diil" diye ayırıyor ve beğenmediklerini de giymemek için diretiyor. Geçen buna şahit olan erkek kardeşim halime acıdı valla. Alışverişler Limango'dan..













13 Haziran 2013 Perşembe

Kısa izin

Yazamayışımın nedeni bir çok blogger gibi "direniş" te falan olmam değil. 

Yıllık iznimden bir kuple kullandım bu hafta başında. Haftasonu da dahil olunca kızımla çoğunlukla evde geçen başbaşa bir 5 gün geçirdim. İhtiyacım vardı böyle bir es vermeye. Ne yaptın ne ettin derseniz bir gün pazara gittim bir gün de doktor işleriyle uğraştım, bol bol kızçemle oynadım, biraz kitap okudum, yattım yayıldım, koşturmadan sakin sakin yemekler yaptım, ev işi yapacağım diye hiç kasmadım, içimden geldiyse yaptım gelmediyse boşverdim. Bugün de tilki misali dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına geldim. Outlookta tam 278 mail beni karşıladı, hepsini tek tek okuyup bir çoğunu yanıtladım. Sonra özlediğim blogları okudum. Evdeyken nete çok az girdim, hele facebooku açmayı bir kez denedim, saçmalıklarla dolu yazıları görünce açmak bir daha içimden gelmedi.

Ülke gündemine gelecek olursak artık bu konu benim içimi şişiriyor. Gelinen bu noktayı amacından çoktaaaan sapmış, aşmış artık neye kime hizmet ettiği belli olmayan, ülkenin başına çorap örülmeye başlanan bir hadise olarak görüyorum. Başlangıçta hepimizin masumca destek verdiği bu insanların amacının artık ağaç, çevre duyarlılığı değil de düpedüz darbe girişimi olduğunu görüyorum. Allah sonunu hayır etsin. Hele bugün okuduğum altı aylık bir bebekle başörtülü annesine yapılan muamele  haberi yüreğimi cız ettirdi. Allah ıslah etsin, tez vakitte sonlansın. kimin ne derdi varsa demokratik yapının gereği derdini sandıkta çözümlesin. 

Kısa bir ses edip gene biriken işlerime döneyim şimdi..

3 Haziran 2013 Pazartesi

Sağduyu nerdesin?

Sosyolog değilim, siyasetle ilgim sıradan bir vatandaş kadardır. Bugünkü geldiğimiz nokta çok üzücü. Ağaçları koruma diye başlayan protesto –ki halis duygularla başladığına inanıyorum-  giderek boyut değiştirerek iktidar karşıtı eylemlere dönüştü. Millet içinde biriktirdiklerini bu fırsatla açığa çıkardı.  Protesto etmek demokrasi içinde temel bir haktır. Kimsenin bu olguya diyeceği bir şey olamaz. Ama artık yapılanlar “protesto”nun çok dışına çıktı. Adını artık “Direniş” koydular. Sadece bu bile bize ne çok şey söylüyor. Ve gelinen bu nokta beni artık çok endişelendiriyor.  Bu kavramlar basit kavramlar değil. Yakın tarihte çevre ülkelerde uzaktan bakarak izlediklerimiz, yarın bizim de gerçeğimiz olabilir(Allah korusun) .  

Çok kolay bir şekilde bunun önüne geçilebilecekken, basit sağduyulu bir açıklamayla geri adım atılabilecekken (parkın ömrüne park olarak devam edeceği) bu durum önlenebilecekken bunu yapmayan yönetim, aksine tam tersi açıklamalarla ortamı daha da karıştırarak buna çanak tutmuştur. Dilerim tez vakitte bu yanlışlardan dönülür.

Buradan –sade vatandaş penceresinden- bakınca durum böyle görünüyor…  

1 Haziran 2013 Cumartesi

GEZİ PARKI



Hiç gitmedim, ağaçlarının gölgesi altında hiç oturmadım. 

Kaç gündür basında, nette gördüklerim okuduklarım ise içimi cız ettiriyor. İnsanların büyük özveriyle ağaçlar kesilmesin diye, kalan azıcık yeşil alan betona dönüşmesin diye gösterdikleri çabayı, direnci okudukça gözlerim yaşarıyor. Hele yurdun dört bir yanında yapılan destek protestoları, sosyal medya sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinden verilen destek mesajlarını büyük bir mutlulukla izliyorum. Polisin adeta düşmana karşı savaşıyormuşçasına yaptığı müdahaleleri ise anlamakta zorlanıyorum, kınıyorum. Oysa bu insanlar orada sadece yeşili korumak için bulunuyorlar.  

Yazık ülkeme, çok yazık..