21 Nisan 2015 Salı

Boya badana

 
 
Cumartesi günkü postumda yazmıştım evde hummalı bir boya badana faaliyeti olduğundan. Nitekim eve gidince de aynen müşahade ettim ki ev ev olmanın çok uzağında. Keşke bir öncesi/sonrası fotosu çekeydim, öyle feci ve karışıktı ev :) Dün kapıların da boyanmasıyla boya işi tamamen bitmiş oldu ama ben de bittim. Boya temizliğinden ziyade kıştan çıkan evi adam etmek vakit aldı. Mutfak, dolaplar, çekmeceler, nasılsa boya yapıcam diye hep ötelediğim işler, Zeynebin zibilyon tane oyuncağının ayrılması, ayıklanması, atılacaklar tutulacaklar çotank diye bir bir karşıma çıktı. Temizliğe yardımcı bir bayan alma alışkanlığım da yok, bir kere denedim baktım ben ondan çok ezikleniyorum, sanki misafire iş yaptırıyormuşum gibi hissediyorum, olmadı yani, devam ettiremedim. Anacığımız sağolsun kodlarımıza işlemiş mübarek, her işimizi kendimiz göreceğiz.. Bir yandan çok yorucu ama diğer yandan da her işin benim elimden geçmesi daha çok içime sindi, biraz da takıntılıyım sanırım bu konuda.
 
İşin en zevkli kısmı ise atmak. Ciddiyim :) Poşet poşet malzeme attım, attıkça hem ev hem ben ferahladım. Atmaya kıyamadıklarımı verdim. Muftak dolabının üstünde ikamet eden boş kavanozlar, kullanmadığım plastik kaplar, bir gün lazım olur deyip de tuttuğum bilimum ıvır zıvır.. Hepsini hepsini attım. Eşimin küçük poşetlere koyup sağa sola tıktığı bilimum gereksiz teknolojik edevat, yıllardır kullanılmamış, lazım olduğundaysa nereye koyduğunu bile hatırlayamayacağı bir sürü bana göre "gereksiz", ona göre "çok lazım" malzemesini o görmeden attım :) Evet yaptım bunu :) Şöyle bir mantık yürüttüm 7 yıldır lazım olmayan şey muhtemelen yine lazım olmayacak :)  Zeynep'in oyuncaklarını ayırdım, bir büyük poşet okuluna gönderilmek üzere - doğuda bir köy anaokuluna göndermek üzere topluyorlar-. Hanım poşeti görünce bas bas bağırdı, benim oyuncaklarııııım diye. Halbuki hiç oynadığı yok onlarla, bazılarının da aynısından ayırdım kendisine, doktor seti, fincan tk vesaire. Onlar değil de ayırdıklarım kıymetli oldu. Bu sefer tekrar birlikte elden geçirdik. Sonunda onun da onayıyla verdik vereceklerimizi.
 
Bir tek gardrop kaldı elden geçmeyen, onu da geniş bir zamanda dökmek istiyorum.  gözüm fena karardı ordan da çok ayıracağım şeyler çıkacak eminim. Hem yer açılsın ki yenilerini alalım, kapitalizme katkıda bulunalım :)
 
Ağrıyan sırtım, şiş parmaklarım ve uykulu gözlerimle selam eder, esenlikler dilerim :)

18 Nisan 2015 Cumartesi

Bugünlerde biz.

 
Bol fotoğraflı bir post ile karşınızdayım sevgili okur. 12 Nisan Zeynep'in doğum günü olduğundan mütevellit bu haftamız doğum günü konseptli oldu diyebilirim. Önce Pazar günü gerçek doğum gününde evde çekirdek aile şeklinde kutladık. Salı günü ise okulunda arkadaşları ile kutladık.
Ben de ilk defa şeker hamurlu kurabiye denedim okuldaki etkinlik için, ilk denemeye göre fena olmadı diyebilirim. Süsleme için neredeyse hiç küçük kalıbım olmamasına rağmen birşeyler yapmaya çalıştık Zeyneple beraber. Bayıldı bu işe kendileri. Ayrıca tadını da çok sevdi gidip gelip yedi ki bu da şaşırtıcı oldu benim için. İçinde şeker olan herşeyi seviyorlar netekim..
 
Kurabiyelerimizi poşetledik, kurdelalar taktık ve işyerine gelen çiçek şeklindeki bir çikolata sepeti kartonuna tek tek batırdım. Çok şirin oldu. Okulda öğretmeni Zeynep'in arkadaşlarına dağıtmasını istedi, o tek tek verdi, ben de paranoyak kişilik olarak çocukların elindeki kurabiyelerden çubuklarını tek tek sıyırdım, olur da ters bir hareket yaparlar ve bir yerlerine batar vs. diye..
 
Bu arada, Zeynep doğumgününü okulda kutlamak istemediğini söylemiş öğretmenine, hep beraber siz bize gelin diye de eve davet etmiş. Okul-ev arası çok yakın olunca öğretmeni bu fikri değerlendirebileceklerini söyledi bana. İşin doğrusu Zeynebi ikna etmek daha kolay geldi bana :) Okulda kutladık böylece..




Evdeki kutlamamızdan. Mumlar kaç defa yakıldı üflendi tekrar. Sonunda çok istediği Elsa elbisesine kavuştu hanım, ama olan bize oldu giydir çıkar giydir çıkar gün içinde en az 15 kere.. :)
 
 
*****
 
Havaların ısınmasıyla sabah yürüyüşlerine start verdim. servisten yarı yolda inip yürüyerek işe gideceğim. Dün başladım ama fena rüzgar vardı, iyi çarptı beni. Bu da yürüyüş yolum.
 
 



Şimdi bu ne tezat, bu kahvaltı masası da ne böyle demeyin. Arada bazı cumartesiler işteki kızlarla böyle kaçamaklar yapıyoruz. Herkes evden birşeyler getiriyor ve kendimizi karbonhidrata vuruyoruz :) Çok lezzetli bir o kadar da keyifli oluyor kahvaltı sofralarımız.

 


Ben güzel ben burda oturmuş post yazıyorum ama evde hummalı bir faaliyet var. Boya evet. Bana dua edin, Pazartesine pertim çıkmış olacak muhtemelen.

Mutlu haftasonları!

3 Nisan 2015 Cuma

Bahar

İşte bir hafta daha göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bu hafta zaten üç gün çalıştım diğer günler raporluydum. Geçen hafta perşembe akşamı Zeynebi kucağıma alayım derken belim tutuldu kalakaldım öyle. Hastane doktor derken 10 adet iğne + kas gevşeticilerle zor toparladım ki hala da ağrım var. Ben ki kolay hasta olmayan bünyemle gurur duyardım amma velakin bu yıl nolduysa bana üstüste doktorlardayım. Rabbim beterinden korusun tabi, bu halimize de bin şükür.
 
Evdeyken halim pek acıklıydı, otursam olmuyor yatsam olmuyordu, sağdan sola bile zor bela ağrılarla dönüyordum. Annem ve ablalarım sağolsun yalnız bırakmadılar beni. Zeynom da küçük getir götür işlerini gördü ki ne kadar minnet duydum kızıma.
 
Evet silkelenelim bu hastalık hallerinden ve baharın gelmesiyle yapacağımız işleri planlayalım. Nisan ayı en sevdiğim ay çünkü Zeynebimin doğum günü bu ayda!  Okulunda bir kutlama yapılacak ayrıca hanımefendi evde de arkadaşları ve kuzenleriyle de parti yapmak istiyor. Her gün bana soruyor parmak hesabı yapıyor doğum gününe kaç gün kaldığına dair. İşin garip yanı benim hiçbir hazırlık planım olmaması. Bu sene abartmayacağım hatta Zeynep aksini tutturmasa evde sadece çekirdek aile olarak kutlayacağım Allah nasip ederse.. Okuldaki içinse aklımda sadece çocuklara vermeyi düşündüğüm hediyeler var.. Bu yıl malum Elsa çılgınlığı var, ne zamandır elsa elbisesinden istiyordu bir de onu alıcam. Daha vakit var du bakalım.
 
Baharla birlikte her standart Türk kadınında olduğu gibi benim de gündemimde 'temizlik' var. Ama bu yıl evi boyatacağımızdan bu temizlik işi daha zor ve çetrefilli olacak. Ama sonucunda olacak ferahlık hissi beni şimdiden düşündükçe mutlu ediyor. Hazır annem de henüz buradayken bu işleri de halletmek isterdim ama sanırım ay sonuna sarkacak çünkü baharda ev boyatmayı düşünen tek ben değilmişim.
 
Böyleyken böyle işte. Ülke gündemi berbat, her gün üzüldüğümüz olaylar. Öfkeyle bela okuyorum çünkü elimden başka bir şey gelmiyor.  Şehit savcının oğlunun ellerini açıp dua ettiği resim gözümün önünden gitmiyor. Masum yavrum. Bu ülke böyle bir yer işte, sabah işe gidersiniz, akşam evinize dönemezsiniz. Rabbim kötülere fırsat vermesin.
 
İyi haftasonları olsun, ne kadar olabiliyorsa artık..
 
Kalın sağlıcakla,