22 Mart 2013 Cuma

Ondan bundan..


Yazma konusunda çok tembel oldum biliyorum. 

Bu hafta oldukça yoğun geçti. İşyerinde artan sorumluluklar, beni  zorlayacak ama aynı zamanda geliştirecek de olan yeni adımlar.. Akşamları da kafam bunlarla dolu eve gidiyorum. Zeynoşumla sarıla koklaşa biraz kendime geliyorum.  Ben onu o da beni çok özlüyor, öyle ki eve gittikten sonra, bir süre bana kapris yapıyor.  Sonra sonra düzeliyor. Kızamıyorum, hakkı var çünkü. Anneyle bir arada olmanın keyfi ve mutluluğu yerine kan bağı olmayan biriyle gün boyu bir arada durmak hoş değil onun için ve hiçbir çocuk için.. Bunlar üzerinde düşündükçe üzüldüğüm konular..

Baharla birlikte bende bir evi tazeleme ve yenileme isteği hasıl oldu. Şöyle adam akıllı, sindire sindire temizlik yapmak istiyorum.  Hani annelerimizin kullanmadığı yastıkları üç ayda bir söküp söküp yıkaması gibi ince ince temizlik yapmak istiyorum. Evde bazı şeyleri de değiştirmek istiyorum mesela koltuk minder kılıfları gibi, mesela değişik aksesuarlarla evin havasını değiştirmek gibi. Heryerde karşımıza çıkan beyaz ve soft renkli ürünler hoşuma gidiyor. Biz evlenirken bu akım ortada yoktu, bizse sade olsun diye evi krem rengi ve venge eşyalarla doldurduk. Herşeyi takım takım aldık. Şimdi bakıyorum da hiç gereği yokmuş. Sentezlemek daha hoşmuş. Hoşuna giden şeyleri gördükçe beğendikçe almak daha doğruymuş. Yeni ev düzeceklere tek tavsiyem budur. Hiç kasmayın, öyle koca koca takımları elalem ne der diye evinize doldurmayın. Hele ailelerle çıkılan mobilya alışverişleri vardır ki aman Allah. Çoğu kadın beğenmediği halde evet demek zorunda kalmıştır eminim.  Nerden nereye geldim aman.. 

Ya ben bir de dikiş öğrenmek istiyorum. Hevesleniyorum, kendime kızıma kendi emeğimle bir şeyler dikmek istiyorum.. Sanırım benim içime domestic kadın ruhu geçtiJ Ben hiç böyle değildim..

 Bir yerlerden başlamak lazım bu saydıklarım için, ama önce havaların açması lazım (yağmurda temizlik olmazJ ), dikiş makinası almam lazım ama sanırım bana herşeyden önce bol bol vakit lazım..

Hayırlı Cumalar, mutlu haftasonları efendim..

12 Mart 2013 Salı

Bahar, 2 yaş sendromları vs..


Havalar güzelleşiyor artık, bahar kendini yavaştan yavaştan hissettiriyor. Ağaçlar çiçeklerini açmış ılık havaya kanıp, inşallah bir Mart soğuğu olmaz da dökülmezler. 

Bizler de haftasonu güzel havayı fırsat bilip attık kendimizi dışarı. Zeyno da sağolsun açıkhavada arabasında uyuyunca anne de sindire sindire gezdi dolaştı. Öbür türlü birimiz sadece Zeynebin peşinde dolaşıyoruz.  Başına buyruk geziyor hiç de sallamıyor bizi. El tutma falan hak getire.  Gezimiz AVM’de son bulunca biraz alışveriş neyin yapayım dedim. İndirimler falan coşmuş ama anladım ki benim alışveriş genlerim mutasyona uğramış artık. Kendim için bir şey bakamıyorum artık, gözüm hep junior kılıklarına kayıyor.  Zorla(!) da olsa kendime bir gömlek bir portföy çanta alabildim. Elbette ki Zeyno’yu es geçmedim. Hatta hanım kız kendi kıyafetini kendi seçti. Böyle de demokratik bir anneyim,  iki yaşındaki bebeme fikrini muhakkak sorarım:P


Sol şeridi boşaltın, Zeyno geliyoor :)

İki yaş demişken doğum gününe bir ay kaldı ama bu iki yaş sendromumudur nedir bizim kapımızı erkenden çalmaya başladı. Dün akşam modern anne deyimiyle tantrum, klasik anne deyimiyle bir zıvanadan çıkma vakası yaşadık ki amaney amaneey.  Efenim olay şöyle patlak verdi:  Ben mutfakta akşam yemeği için uğraşırken buna da yıkadığım biberleri verdim bir eline de kağıt havlu kurulasın ve de oyalansın diye. Sonracıma biberler bana lazım oldu tabi. Bir bir aldım ve doğradım, yemeğe ekledim. Vay efendim biberlerini niye almışım da, bi de doğramışım da yetmemiş gibi tencereye de atmışım da.  Oy oyy.  Kriz patlak verdi. Tam o esnada gelen babaya kapıyı açmamalar, baba giit demeler. (bir önceki akşamın intikamı; yapmaması gereken bir şeyi ısrarla yaptığı için baba odadan çıkarıp bir dakikalığına koridorda bekletmişti kendilerini.) Sen bunu unutma, akşam baba gelince babaya kapıyı açma J  Ki kapı çaldığında hepimizden önce fırlar kapıyı açmak için. Bi fasıl da bunun için ağladı, hatta yerlerde tepindi. Sakinleştirene kadar epey uğraştırdı beni.  Sonra da perti çıkmış bir Sessizce. Valla onu uyutup yatağa zor düşüyorum.. Zavallı Sessizce, fırk fırk (acitasyon yapiim biraz).

Neyse efendim haftamız güzel olsun, güneş tatlı tatlı içimizi ısıtsın. Birisi gelip evimin camlarını silsin. (güzel hava temizlik çağrışımı yapıyor bana da) J

Haydin Selametle..

8 Mart 2013 Cuma

Babaların görevi


Bugün bir blogda okuduğum yazıyı çok beğendim. 
Malum günün mana ve ehemmiyetine binaen her yer kadın temalı yazılar içeriyor. Senede bir gün dahi olsa gündemin kadınlara ve bu vesileyle de kadın sorunlarına yer vermesi hiç yoktan iyidir diyorum.

Ne diyordum, hah yazı beğenmiştim. Ben yazıyı okur okumaz copy+past yapıp eşime mail attım. Gün içinde habire mailleşiriz zaten. Yazı ne mi? Ahanda aşşada:


From:xxxxx
Sent: Friday, March 08, 2013 4:08 PM
To: xxxxx
Subject: yeni görevin :)

 “Babanın en büyük görevi ne aslında biliyor musunuz? Evdeki anneyi mutlu etmek. Evdeki anne mutlu olursa, o yuva yürür. O anne mutlaka eşini ve çocuğunu mutlu eder."


Beycağızımdan el cevap:

Anlaşıldı merkezJ

-------








1 Mart 2013 Cuma

ÇOCUĞUNUZUN ÇAMAŞIRLARINI NEYLE YIKIYORSUNUZ?


Çamaşır deterjanları malum tamamen kimyasal ürünler. Bizim evde popüler hemen hemen her markayı  kullanmışlığım vardır. Hali hazırda da toz deterjan olarak Omo, kapsül deterjan olarak Ariel var. Şimdi yeni sorunsalım şu ki; Zeyno hanımın kılıklarını ben doğdu doğalı ayrı yıkamaktayım bir çoklarınızda olduğu gibi. Deterjan olarak da önce Omo Baby sonra Dalan Roxy’i denedim. 



Her ikisinde de çamaşırda kalıntı kaldığını gördüm. Katlarken sabun parçacıkları püfür püfür uçuyordu. En son Amway’ın bebekler için olan deterjanını denedim ve memnun kaldım.  Çamaşırlarda kalıntı olmuyor, kokusuz bir deterjan.  İçeriği de bitkilerden ve minerallerden müteşekkilmiş. 

Öyle çok pimpirikli annelerden değilim ama olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Yumuşatıcı da kullanmıyorum. Neyse aman deterjan reklamına döndü bu post asıl sorum şu ne zamana kadar bu bebelerin kılıklarını ayrı yıkayacağız? Sizler nasıl yapıyorsunuz? Ne kullanıyorsunuz?