30 Ekim 2012 Salı

Bayram güncesi

Pek bir sakin ve durağan bir Bayram geçirdik. 

Öyleki ilk gün 9.30'da uyandım. Bey kalkmış namaza gitmiş, gelmiş, kahvaltıyı hazır etmiş bizse Zeyno'la uyur uyanık yayıldık durduk. Sonrası anne ziyareti ve validenin etlerine yardımla geçti. İkinci gün de program aynıydı hemen hemen. Öğleden sonra yine valideye gidiş, oturma yeme içme hali. F.'in ailesi Trabzon'da olduğu için sadece benimkilere gidip durduk. 3. gün eh artık bi hava alalım deyip Beykoz yolunu tuttuk, niyetimiz, koru sahil Allah ne verdiyse gezmekti. Biraz trafiğe takıldıktan sonra kendimizi belediyenin denize sıfır sosyal tesisinde bulduk. Çok önceden öğrenciyken gitmiştim ben oraya, o zamanlar dışardaki cafe ve kapalı alan yoktu sanırsam sadece restoran kısmı vardı diye hatırlıyorum. Neyse dışarıda oturduk ve bol bol deniz havası soluduk.  Dolaşa dolaşa akşam ettik, Zeyno'yla kaydıraklardan kaydık. Bi de cesur küçük hanım kaydırağın tepesinden tek başına büyük bir keyifle kayıyor, bıraksak kendi başına merdivenlerden çıkıp çıkıp tekrar kayacak :)

Akşama ablamlarla bizde çay keyfi yaptık. 4. günü ise Mersinli olan gelinimizden uygulamalı içli köfte eğitimi aldık. Vallahi bende gizli yetenek varmış daha önce hiç yapmayı bile denemediğim köfteyi ilk defasında bile muntazaman yaptım :) Sonra da yaptıklarımızı bir güzel afiyetle yedik. Allah eline sağlık versin gelinimiz de döktürmüştü maşallah. Muazzam bir sofra hazırladı bize. Son günümüzdeyse artık kendimi tatil modundan çıkarıp yavaş yavaş gerçeklere alıştırmaya başladım. tam bir ton ütü yaptım üstelik yarısını Zeyno uyanıkken yaptım. Onu ütüden kollamaktan yoruldum. F'cim ise teee üniversiteden arkadaşlarıyla buluşmaya Üsküdar'a gitti. akşam 8'de eve geldiğinde  trafiğin allak bullak olduğunu ve Cumhuriyet Bayramı kutlamaları nedeniyle sahilin inanılmaz kalabalık olduğunu söyledi. Güzel bir kutlama olmuş netekim. 

Böyle böyle bir bayramı daha bitirdik. Darısı seneye inşallah.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Arefe'den..

Bittabi bir arefe gününde daha çalışmaktayız yarım günde olsa. Sabah gözümü zor açtım zaten. Koca kişisi uyandırmayaydı uyuya kalırdım kesin. Gece bölük pörçük bir uykudan sonra normal tabi. Zeyno hanımın burnu tıkalı gece boyunca bi rahat uyuyamadı kızçem. İnşallah bayram boyunca onu da kendimi de bakıma alıcam. Hoş benim pek bakıma ihtiyacım yok da kendimi dinlenmeye alıcam diyelim. Bu bayram bi tarafa gitmiyoruz. Hatta ev dışı aksiyonumuz da az olur sanırsam. Yağmurlu bir İstanbul. Şöyle tatlı sonbahar havalarına geleydi ya tatil, mesela geçen hafta gibi. Park bahçe sahil dolaşırdık. 

Bugünün programı iş çıkışı önce alışveriş, sonra ev, yemek işleri genel bir derleme toparlamaca. Sonra anneme baklava açmaya yardım. (Anne evinde asla kolaya kaçılmaz, öyle hazır baklava yufkalarına itibar edilmez, sarmalar bugünden sarılmıştır, baklavalar el yapımı olacak, bir tepsisi de zaten yarına kadar biter, babamın git gel aşırmalarından).

Bayramda hiçbir programım yok, öyle boş beleş geçirmeyi düşünüyorum. Kızçemle bol vakit geçirip o uyuduğunda kitaplarıma yumulacağım. Hava da böyle yağmurla giderse yapacak başkada bişi yok zaten.

Zeyno hanım da 19. ayın içinde artık. Herşeyi anlıyor, bazen kendince bişeyler anlatıyor ama anlamıyoruz tabi. Konuşma konusunda çok hevesli değil ama ıh ıhh'larla yada bizi elimizde tutup götürmesiyle istediğini gayet iyi anlatıyor. Mutfak plastiklerime pek meraklı. Onları ters çevirip üzerine çıkarak tezgaha uzanıyor. Dışarı çıkarken giydirdiğim hırkasını alıp kapıya gidip kapıya vurmak suretiyle beni dışarı çıkarın isteğini beyan ediyor. Yemek konusu hala sıkıntılı. Çok az yiyor ve sadece belli şeyleri yiyor. Yeni tatlara çok kapalı. Sadece meyveyı itirazsız yiyor.

Bir ara çok fazla dadandığım internet alışverişini kestim diyebilirim. Uzun zamandır ilk defa Zeyno'ya aşağıdaki kitapları aldım netten. D & R'da şu anda indirimdeler.









Resim bakmayı çok seviyor ve nesneleri gayet güzel ayırt ediyor. Bunlar da nesnelerin adlarını öğrenmesine yardımcı olur umarım.

Yarın Kurban Bayramı. Herkesin Bayramı kutlarım, umarım Bayram tadında bir Bayram geçiririz ülkecek. Ve yine umarım ki bu bayramda da klasikleşen bayram tartışmaları, burun kıvırmaları, kurbanını kesenlere hayvan düşmanı muameleleri yapılmaz, ve yine umarım ki akşam haberlerinde kaçan boğa, elini kesen kasap ve bayramda eti nasıl yemeli temalı haberler olmaz :)

Sevgiyle kalınız efenim, iyi bayramlar.



16 Ekim 2012 Salı

Ondan bundan

Sabahları evde kahvaltı yapmıyorum, işe gelince ilk işim hemen mutfağa koşup çayın gelmesini beklemeden kendi çayımı almak oluyor. Çayın eşlikçisi genelde grissiniler oluyor. (poğaçadan iyidir canıım). Bim'in grissinilerini seviyordum çekmecemde stokluyordum genelde ama hain bim artık getirmiyor onlardan.

Sabahları 15 dakika yol yürüyorum servise binmek için, bu hafta abladan işe gidip geldiğimden. Ha söylemedim dimi bakıcımızın babası kaza geçirdi e kızı da haliyle yanında olmak istedi. Bu hafta bakıcısızız netekim.  Ne olacak nasıl olacak hiç bilmiyorum bu bakıcı işi beni geriyor ve yoruyor. 

Bu ara Zeyno bana inanılmaz tepkili, bir buçuk yaşındaki çocuğun ne tepkisi olur demeyin gerçekten ben kapıdan girince çocuğun huyu tavrı değişiyor. tabiri caizse yapmadığını koymuyor bana. Ağlamak sızlamak, vurmak,yere atılıp tepinmek, ne istediğini bilmemek kısaca huysuzluk tavan. Ama sadece bana yapıyor, babaya veya teyzeye yapmıyor, sanırım onu bırakıp işe gitmemin öfkesini çıkarıyor. O öyle oldukça benim dengeler şaşıyor iyice geriliyorum. Evladıma yazık ama bana da yazık yaw. 

Haftanın güzel haberi artık annemlerin şehre avdet ediyor olmaları sanırsam. İnşallah bu haftasonuna kadar gelecekler. Tam 6 aydır yoklar. Pazar günü all sisters toplaşıp  altı aydır kapalı olan evi temizledik. Kendimi de katıyorum ama benim katkım onlara yemek yapıp çocukları kollamaktan ibaretti. Hoş temizlik yapmayı on kere tercih ederdim ya.. Valideye misler gibim bir ev hazırladılar sağolsunlar.

Haa kestane sezonunu da açtık artık. Kendilerinin kebabını pek bir severim de..

Dün bir arkadaşımın hatırlatmasıyla sınavsız ikinci üniversite okumayı düşündüm. Başvuru için çok az zaman kalmıştı -bugün son- ilk başta heveslendim ama sonra amaaan sende dedim. Resmen kaydolmaya üşendim. Yok dekont yatır yok Aöf bürosuna git üşendim valla. Hani netten kayıt olabilsem okurdum ama gerçekten kaydolmaya o bürokrasi içinde boğulmaya üşendim. Sağlık varsa seneye dedim.

Gidiim bi çay daha içiim barim. Hadi adiyos amigos.






6 Ekim 2012 Cumartesi

En sevdiğim gün Cumartesi (!)


Evvel eski en sevdiğim gün Cumartesi iken şimdi durum çok farklı. Öğrenciyken okul stresi olmayan tek gün, çalışırken de iş çıkışı canımın ne istiyorsa onu yaptığım keyfimin günümü yönlendiren tek unsur olduğu bir gündü cumartesileri.
 Şimdi ölemi anacım. İşten çıkınca koşa koşa market alışverişini yapar ve kendimi eve dar atarım. Baba cumartesi günleri çalışmadığı için kızıyla öğlene kadar ilgilenir ama aynı zamanda da birlik olup evi tanınmayacak hale getirirler. Ben evi o halde görünce çıldırma  eşiklerinde dolanırım. Abarttığımı düşünenler olabilir ama manzarayı az çok gözünüzde canlandırabilmeniz için şöyle anlatayım: Oyuncaklar salondan taşmış koridora kadar gelmiştir, kapıyı açar açmaz ayağına dolanmaya ve batmaya başlarlar. Mutfakta kahvaltı yapılmıştır ama ortalığı toplamak gibi bir kelime beycağızımın lügatinde olmadığı için masa ve tezgah üstü baştan sona kap kacak, yemek kırıntıları vs ile doludur, ocak zaten batmıştır. Zeynebin odasında ise kıyafetler ve oyuncaklar yerlere saçılmada birbiriyle yarışmaktadır. Tekrar salona dönersek aperatif atıştırmalıklar –krakerler, biberon ve meyve- mutfaktan gelmiştir ama tekrar mutfağa kadar geri kendileri  dönemedikleri için masanın ve konsolun üstü de bunlarla doludur. Eh hafta içi de çok fazla temizlik yapamadığımdan evin bir de genel temizlik ihtiyacı da bunların üzerine eklenince Cumartesileri günleri tadından yenmiyor benim için. Artı yapılacak yemekler, yıkanacak çamaşırlar ve dışarıda halledilmesi gereken ama zaman yokluğundan halledilemeyen bir dolu işler hep bugünü bekler.  Dert mi bunlar, hiç değil. Ama daha bol vaktimin olmasını isterdim. Rahat rahat koşturmadan temizlik yapmak, ne bileyim mutfakta keyifle yeni yemek tarifleri denemek isterdim. Kendime vakit ayırmak rahatça bir kuaföre gidebilmek isterdim. Çalışan kadının hep bir tarafı eksik. Hoş evde duran kişi için de aynı şey geçerli. Aynı anda hepsine sahip olmak mümkün değil ne yazıkki.
Nerden girdim nerden çıktım.. Ben şimdi eve gidince yapacağım işleri kafamda bir sıraya sokayım da gidince kolaylık olsun bana..
Herkeslere iyi, musmutlu bir haftasonu diliyorum.