16 Şubat 2010 Salı

Hızlı geçen bir hafta

Kış ortasındayız ama evlenen evlenene.. Tam dört haftadır üstüste her haftasonu bir nikaha gittik. İşin komik tarafı bu evlenen herkes birbirinin ortak tanıdıkları ve dolayısıyla nikaha gelen herkes de tanıdık ve hemen hemen aynı davetliler. Her hafta aynı kişilerle farklı mekanlarda karşılaşmak komik oldu..

Neyseki evlenme faslı bitti ama bu ve önümüzdeki iki haftasonu daha rezervli.. Bu sefer nikah değil nişan törenleri var sırada. Evde oturmayı özledim :P

Kayınvalidemler hala bizde. Bir ara misafir sayısında artışlar oldu ama bu haftasonu itibariyle (başka birşeyler çıkmazsa) eski sayımıza döneceğiz galiba.

Pazar gezmeyi özledim, hem de ne fena özledim. Tezgahlar arasında avare avare dolaşmaları, düşeş ve kalite birşeyler bulup sevinmeyi, aslında lazım olmayıp ama ya birgün kullanırsam deyip acayip şeyler almayı özledim. (Bi salı bu planımı uygulamaya koyayım hasta olup işe gitmediğim bir salı günü :p)

Bloglar dünyasında hediyeleşme popüler bu aralar. Bende takip ettiğim Çatı katı İlkay'ın eşarp çekilişine katıldım, çünküm eşarbı çok beğendim. Fellik fellik dolaşıp siyahlı beyazlı bir eşarp aramıştım geçen günlerde gideceğim bir nikahta takmak için, bulamayınca istediğim gibi birşey içime sinmeyen birşey almak zorunda kalmış idim. Çekilişte çıkmasa bile o eşarba talibim (bedeli mucibince tabiki :) Neyse önce bi açıklansın da hele :)

Az önce bir dilim pastayı hüplettim, vicdanım sızlıyor ama napiim pasta güzeldi.

Akşam gelen misafirin çocuğu yüzünden çocuklara karşı olan sevgim sıfıra iniyordu nerdeyse. Evde karıştırmadığı şey, yer, çekmece kalmadı, şımarıklık had safhada. Sağolsun ebeveynleri de dünyanın sekizinci harikasına sahip olduklarını düşündüklerinden sanırsam gülümseyen suratlarla izlediler çocuklarını, haa arada bir yapmaa kızııım da dediler günahlarını almayayım. Allahım kınamak istemiyorum da kimseyi ama napiim bi ara kulaklarımdan duman çıkıyordu nerdeyse.

Böyleyken böyle işte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder