Biraz dert yanayım sana blogcağızım. Ben mi asosyal oldum yoksa eşimin bana demesi gibi misafir sevmez mi oldum bilmiyorum. Kimseyi göresim yok, kimseyle mecburi görüşesim yok, kimse için uğraşasım da yok kimseden kastım da samimiyetim olmayan insanlar bu arada, dostlarım arkadaşlarım alınmasınlar şimdi. Eşim ise benim tam tersim -gelsinlerci gidelimci. Ona kalsa hergün birileri gelsin biz birilerine gidelim. Bunun arka planını pek düşündüğünü söyleyemem. Malum bunun ön hazırlığı vs vs var.. Şimdi ben eğer bir misafir çağırıyorsam herşeyin muntazam olmasını isterim, temizliğinden ikramına herşeyin tam olmasını isterim, e bunu yapabilmek için de vakte ihtiyacım var demi, e ben hem çalışıyorken ve de hemde küçük bir bebem varken hangi arada derede bunları yapacağım? Aynı şekilde birilerine gitme konusunda da insanlara rahatsızlık verme korkusuyla çat kapı gitmeyi yada arayıp sana geliyoruz demeyi hiç sevmem, davet edilirsem giderim edilmezsem gitmem. Beyler bu konuda daha vurdumduymaz, onlar nasılsa kendi muhabbetlerinde rahatlar, o arkadaşlarıyla sohbet muhabbet ederken ben ikramdı oydu buydu derken koşturuyorum, çocuklarla ilgileniyorum, ya da daha önce muhabbetimin olmadığı arkadaşlarının eşleriyle ittire kaktıra muhabbet etmeye çalışıyorum. Hele de karşı taraf ketumsa daha da beter, konuşacak konu kalmıyor bir yerde.
Evlendiğimiz ilk yıllar hep misafir ağırlamakla geçti, ağırlamadık insan kalmadı eş dost akrabadan. artık bunun birikimi mi bilmem. Gece yarılarına kadar hazırlık yapıp ertesi akşam koştur koştur işten eve giderdim. O zamanlar daha hevesliydim, insanların "bizi" görmeye geliyor olmalarından mutluluk duyardım. Saf ben, bir süre sonra bu davetlerin hep tek taraflı olduğunu görünce biraz ayıldım neyseki. çekirdek bir grubumuz var onları istisna tutuyorum. Hem akran hem akraba olduğumuz bir çiftin ise üç dört defa üstüste bize geldiklerinden sonra bir keresinde giderlerken bu sefer bizi davet etmek yerine "siz müsait olduğunuzda haber verin, biz yine geliriz" demelerini de hala unutamam. :)
Oysa benim hiçbirşey yapmaya mecalim yok ki. Ne misafir çağırıp ki ön hazırlık yapmak gerek ev temizliği ikramlar vs vs uğraşmaya ne mecalim ne de hevesim var artık. Tek istediğim akşam evime gidip ayaklarımı uzatıp kızımla vakit geçirmek bunu söylediğim zaman da çok abartıyorsun diyor bana koca kişisi. Hem ayrıca mecbur muyum ben sosyal bir kelebek olmaya ayol, ben böyle daha mutluyum belki. zaten bana işten arta kalan zaman ne kadar ki? Onu da neden ziyan edeyim ki?
Bunları neden mi yazıyorum şundan efenim; eşimin teeee üniversite arkadaşı gelmiş eşiyle başka bir şehirden bir süre İstanbul'da kalacaklar, eşim de illa da çağıralım bize bir haftasonu gelip kalsınlar diyor. Hemi de bütüün bir haftasonu. hiç tanışmadım ne eşiyle kendisiyle belki çok seveceğim onu da bilmiyorum ya, ama yalan diyemem bana kıymetli haftasonumu ziyan edecek mişim gibi geliyor. Düşünsenize ben hafta içi haftasonunun hayaliyle motive olan biriyim o da hiç tanımadığım insanlarla bir arada olarak, üstelik herşeyi benim halletmem gereken bir şekilde koşturarak geçecek. Gel de anlat adama..
La yoksa çok mu abartıyorum gerçekten?
Abartmıyorsun bence :) hafta sonu bile hem ev işlerine hem dinlenmeye yetmiyorken hayır ekstra işler için kaygılanmakta abartmıyorsun
YanıtlaSilHoşgeldin bloğuma Hülya. Yorumun için teşekkürler, bayanlar birbirini daha iyi anlıyorlar bu konularda.
SilNe kadar aynı kafa bizimki. Bende aynen senin gibi düşünüyorum. Eskiden sevgi kelebeği gibi herkesi çağırırı, yapar ederdim. Aynı mükemmeliyetçilikle. Ama kimse kendini yormazken ben kendimi başkaları için yıpratmamaya karar verdim. Mesela b durumda düşündürdüm bu insanlar benim için de böyle misafirperver olurlar mıydı diye? Büyük ihtimalle hayır. En güzeli dışarıda buluşup, yemeğe falan gitmek. Eşlere göre bir durum yok ki. Onlar mı hazırlayacak yatağı kahvaltıyı...önden temizlik arkadan temizlik. Birde kıymet bilinecek mi? Bak senin bloğunda bende içimi dökebiliyorum...
YanıtlaSilAh ah bu adamların hepsi aynı, sözde yardım ederiz diyorlar ama esasında bütün yük kadınların sırtında. Ben de başkaları için hiç kasmayacağım artık.
SilAplacım benzer süreçlerden geçtikten sonra şöyle bir durumla karşılaştım, yüz kere yaptığım şeyi 1 kere yapmazsam "sen zaten hep böylesin"e bağlanıyo olay, sende gülüyosun ...
YanıtlaSilDimi aynen aplacım, senin halini durumunu anlayan dinleyen yok ama..
Silbiz de bayılırız gelsinler gitsinler. Zaten bizim ev hiç boş kalmaz mutlaka biri elinde yazın dondurması kışın salep'iyle zile basar. Bence fırsat ver güzel bir arkadaşlık doğar tam istediğin gibi :)
YanıtlaSilO kadar haklısın ki, yazdıklarının tamamına katılıyorum. Konu açılmışken ben de dert yanayım Sessizce'ciğim. Bunun bir de "hep siz gelin, biz size gelmeyelim" versiyonu var, inan ona da çok alınıyorum ben. Benim evim ev değil mi yani diyesim geliyor. Maaleef çocuktan sonra bizde işler tersine döndü. Çağırıyoruz ama gelen yok, hatta geleceğiz diyip son dakikada iptal edilen programlardan o kadar bıktım ki kimseleri aramak, program yapmak gelmiyor içimden. Biz de eşimle şöyle bir karar aldık, dışarı çıkacağımız zaman arıyoruz arkadaşlarımızı müsait olan geliyor gelmeyen gelmiyor ama eve çok istisnai durumlarda çağırıyoruz, çünkü dediğim gibi son dakika iptalleri bizi bıktırdı. Dediğin gibi küçük çocuklarımız da var, sen bir de çalışıyorsun ama benim de Defne'yi bırakıp hazırlık yapacak kimsem yok, Defne tepemde mutfakta hazırlanıp son dakika telefonuyla hüsrana uğramayı son 1 yıldır bıraktık, çok mutluyuz :)
YanıtlaSilErkekler hep ayni
YanıtlaSilKadinlar hep ayni
Kavgalar hep ayni hep ayni hep ayni...
Boyle bir sarki vardi yanilmiyorsam; yoksa ben sozleri mi yanlis hatirliyorum? Neyse ayniyiz vesselam...Ben esime bir misafir cagirmadan veya bize gelmek istedigini belirtenlere "evet" demeden once bana sormasi gerektigini evliligimizin ikinci yilinda ogretebildim ancak.
Sevgiler...
çok da düşünceliymiş ama :)
YanıtlaSilsiz müsait olduğunuzda haber verin, biz yine geliriz
:))))))))))))