28 Aralık 2010 Salı

Kısa özet..

Arada bir blogum olduğunu hatırlamam da güzel! Aslında diğer bloglara bakıyorum takip ediyorum ama iş buraya yazmaya gelince üşengeçlik mi sarıyor nedir bilmem..
Napıyorum son zamanlarda diye hızlı bir özet yapacak olursam; iş hala yoğun ama eskisi kadar değil. Haftasonları kursum ise devam ediyor ama beni çok zorluyor artık. Gidip gelmek ve dinlenmeye vakit kalmaması mesele. Ayrıca eşiminde eğitimleri var, haftasonları o da yok evde, birbirimizi çok az görüyoruz nerdeyse.
Bu süre içinde bir tetanoz aşısı bir de ayrıntılı ultrason tecrübemiz oldu. Çok şükür. 24 hafta da bitti bu arada. Henüz doğru dürüst alışveriş yapmadık kızıma. Anneannesi ve teyzesiyle çıkacağız bir gün inşallah. Hedefim eminönünü turlamak, karıştırmak..
Evde ne zamandır yapmak istediğim değişiklikleri yaptım bu arada. Bişeyler uzun süre aynı şekilde kalınca sıkılıyorum ben. F. bu duruma dehşetle yaklaşsa da henüz sesini çok çıkarmıyor :)
Bide ben bu haftasonu yaklaşık on kişiyi evimde ağırladım, ağırdı misafirler F.'in dedesini, babaannesini, amcasını vs. yemeğe aldım. Çok yoruldum ama keyifli bir akşam geçirdik. F. 'in gülen gözleri yorgunluğumu alan en büyük teşekkürdü zaten..
Üzüldüğüm mevzular da oldu bu arada, binbir emekle hazırladığımız kitabımızın da dahil olduğu projenin lansmanına son gün haber verilmesi nedeniyle katılamadım.. Kısmet değilmiş artık, Allah başka sıkıntı vermesin..
Böyleyken böyle işte..
Yazdım gitti :)

10 Aralık 2010 Cuma

Ses bir kiiii

Haftalardır süren yoğunluk azaldı nihayet, tam olarak bitmese bile artık arada nefes alma vakitleri bulabiliyorum. Hatta bugün yaptığım gibi öğleden sonrasını boş boş nette dolaşmakla geçirebiliyorum, çünkü beynim sularını saldığı için artık excel tablosu görmek istemiyorum. Böğğğ.. Zavallı blogceğizimi de bu vesileyle tekrar hatırlamış oldum. Herneyse efenim bu aralar anlaşılacağı üzere işe güce sardık.
Bu arada bugün itibariyle de kış gelmiş oldu. Sabah servisi beklerken ve onun da geç geleceği tutmuşken bunu tam anlamıyla idrak ettim! Dondum yahu resmen, rüzgar bi yandan yağmur bi yandan..
Yazacak bi sürü şeyim var ama kaçtım şimdilik, sonra uğrarım yine :)

23 Kasım 2010 Salı

Back to work..

Ne zaman  başladı ne zaman bitti şu mübarek tatil, yetmedi her zamanki gibi, dün itibariyle işe koyulduk tekrar, bayram ertesi bir yoğunluk ki ancak bugün fırsat bulup yazabiliyorum hoş işlerim bekliyor ama olsun sabahtan beri iyi performans gösterdim :p
Bu  bayramı şehir dışında geçirdik arkadaşlarımız ile, son günü dönüp ayağımızın tozuyla kuzenimin kına gecesine katıldık, ertesi günü de nikah telaşıyla geçti zaten. Son gün olan Pazar günü de tam annemle dışarı çıkıyorduk ki kıl payıyla misafire yakalandık planımız iptal oldu. Bende kös kös eve dönüp kısırla börek bi de elmalı tatlı yaptım milföyden kendime teselli babında :p Zaten bu yeme içme halim nolacak hiç bilmiyorum, ağzım boş durmuyor hiç..

15 Kasım 2010 Pazartesi

Haftasonu, Bayram

Çok dolu bir haftasonuydu geride kalan. Cuma akşamından başladı yoğunluk, F'in bir arkadaşının nişanına davetliydik, iş çıkışı doğrudan oraya geçtik, ben çok eğlenemesem de genel olarak hoş bir ortamdı.
Cumartesi sabahı ise erkenden kalktık, günün planı ne zamanır yapmak istediğimiz ev içi değişiklikleri yapmaktı ve tabi bu arada evi de temizlemek..
Önce F.'le ikimiz giriştik işe daha sonra sevgili kardeşceğizim de geldi yardıma, ağır şeyleri taşımaya söküp takmaya, enn sonunda ablam da dahil olunca temizlik kısmına işler epey kolayladı, sağolsun annem de yemek konusunda lojistik destek sağladı :) Sonrasında bizim evi olduğu gibi birakıp -ki epey toparlanmıştı- ablama göçtük topluca, o da ev taşıyor alt kattan üst kata, onun da taşınacak ağır şeylerini taşıdılar beyler. Ordan tekrar bize geçtik beyler maç izleyeceği için, trafik yoğundu yani ve ben feci ama feci yorulmuştum. Kalan işleri falan bırakıp direk sızdım kaldım.  Pazar günü ise yine ve yine temizliğe devam ettim sağolsun F.'de yardımlarını hiç esirgemedi, ki zaten yardım eder sağolsun, şu halimde ise yapabileceğim işlerde bile beni geri püskürtüyor :) Öğlene kadar işlerimizi bitirdik ve sonrasına da bir akraba ziyareti sıkıştırdık, F.'in halasını görmeye gittik, ordan çıkınca kendimizi Via.Port'a attık. Ben bir eşarp aldım A.ker'den. Gr.atis'ten de kakao yağı aldım malum çatlaklar için..
Bugünse herkes tatildeyken biz çalışıyoruz, bir kaç acil işin dışında elim işe gitmiyor ne yazıkki..

Herkese mutlu, güzel, sevdikleriyle bir arada bir bayram geçirmelerini diliyorum. Hepimizin mübarek
Kurban Bayramı kutlu olsun..

9 Kasım 2010 Salı

Bugünlerde..

Uzun zamandır yazmıyorum neden bilmem. Aslında buranın amacı geriye dönüp baktığımda hatırlayamayacağım ayrıntıları okumak, o yüzden düzenli yazmam lazım dimi?
En son Cumhuriyet bayramı arifesinde yazmışım ertesi günkü uyuma planlarımı. Uyudum mu evet :) Dinlendim hiç değilse. Ondan bugüne neler olmuş yazalım, geleceğe not düşelim :)
**
Bu günlerin en bomba haberi Rabbimin izniyle bir kızımızın olacağını öğrenmemizdi :) Bu habere ben çok sevindim açıkçası ama nedense içimde hep erkek bebek hissi vardı, hala da var gerçi, zaten uzun uğraşlar sonucunda doktor teyzemiz bu kanıya vardı ama içimde hala bi şüphe yok değil :) Esasında bundan ziyade sağlıklı ve hayırlı olması önemli.. Rabbim sağlıkla kucaklarımıza alabilmemizi tüm bebek bekleyenlere nasip etsin inşallah.
**
Annem geldi sonunda:) Hatun yaz mevsimini memlekette geçirdiği yetmiyormuş gibi sonbaharın yarısını da orda geçirdi. Bize de yollarını dört gözle beklemek kaldı. Ama geldiğinden beri benim için durum süper. Çalıştığım için ve de evlerimiz çok yakın olduğu için akşamları yemeğe nerdeyse hep ordayım, gidemediğim zamanlarda da sağolsun tencerelere koyup taşıyor bana. Annelerin hakkı kesinlikle ödenmez ve hiç kimse bir anne kadar düşünceli olamaz bence.. Rabbim başımızdan eksik etmesin.
**
Bu kurs yolları beni öldürecek, çok zor geliyor artık her haftasonu 1 saat yol katedip kursa gitmek, nerden baksan daha üç ay var, böhüüü :( ben istedim gitmeyi ama neden şimdi yan çiziyorum bilmem.. (aslında biliyorum hafta içi iş, haftasonu kurs yoruyor beni)
**
Bayram tatili geliyor, Rabbim izin verirse kaçıcaz yakın mesafede bir yerlere, yerlerimizi ayarladık, ekibimiz de güzel, bayram tatilini bekliyoruz.
**
İşte ise acayip yoğun bir döneme giriyorum, 2011 yılı hazırlıkları başladı, çalışmalar bu haftadan itibaren çok yoğunlacak hatta yoğunlaşmaya başladı bile..

28 Ekim 2010 Perşembe

Hi hiii :)  Yarın tatil, düşüncesi bile sırıtmama yetiyor.
Yarınki planlarım arasında (Allah kısmet ederse inş.) öğlene kadar uyumak, sonra uyanıp kahvaltı yapmak ve sonra tekrar ve yine uyumak var :)

Yaşasın tatil :)

12 Ekim 2010 Salı

Epeydir haftasonu özetleri yazmıyordum blogcağızıma da gereken özeni gösteremediğimin de farkındayım bu aralar. Neyse silkelenelim, kendimize gelelim bakalım.
Haftasonundan başlarsak eğer Cumartesi uzunca bir dr ziyareti yaptık kontrol, tahlil derken hastaneden çıkmamız saat ikiyi buldu. Hazır dışarıdayken bi de Real turu yapalım dedik. Gezdik dolaştık ben kendime kısa günün karı babında bir bluz bi de spor papi aldım ardından yemeğimizi de yeyip evimize yollandık. Ertesi gün sınava girecek olan ben değilmişim gibi bi rahatlık bi bohem hayat :) Tabi eve gelince beni hafiften sınav stresi sarmaya başladı. Ne sınavı diyecek olursanız efem ben ingilişçe kursuna gidiyorum da gireceğimiz sınav da kur atlama sınavı. Son zamanlarda zaten kursa düzenli gidememiştim bilmediğim bir çok konu var ama ben çalışmak yerine gezmekle meşgulüm. Tam tembel işi. Eve gelince tüm ders materyallerini toplayıp koltuğuma konuşlandım evin beyini de uyardım tv açmak yok ses çıkarmak yok ders çalışıcam!. Benim bu motive halim toplasan ancak yarım saat tuttu, sonrası mayışan gözler, yorgun beden uyku çok daha cazip geldi, yemişim sınavını deyip battaniyemle bütünleşik uyku moduna geçtim.
Pazar sabah sınav 10'da olunca 8'de kalktım güzel bi kahvaltı hazırladım kendime hazırlandım yola koyuldum. Akşamki tembelliğin vicdan azabı sabah sardı beni, çalışmadım yaa ben diye diye gittim kursa. Ama kolay sorarlar herhal diyerek kendimi de avutuyorum bi yandan. Sınav kağıtları önümüze bi geldi, anaam çakıldık resmen, zordu epey normalde umursamam ama bu sınav sonucu şirketime de gidecek rezil olmak var yani işin ucunda. 2 saat sonunda kağıtları teslim ettik (6 sayfaydı). Kurstan arkadaşla kendimizi pizza hut'a attık. öğleden sonra da ders vardı gelmişken kalayım dedim yani kursta akşam ettim. Dönüşte de ablama uğradım sonra eve gelip biraz evi hale yola soktum. Bi haftasonuda böyle geçmiş gitmiş oldu.

**

İyi haber: Rezil olmamışım sınav sonucum 80. :)

**

Bugün işyerindeki bir işgüzara kızmakla kızmamak arasında gidip geliyorum. Fani şeyler bunlar deyip geçiştirmeye çalış diyor bir yanım, diğer yanımsa ona noluyor, haddini bildir demekten kendini alamıyor. hayrolsun inşallah.

**

Akşama kaç saat var?

7 Ekim 2010 Perşembe

Yağmurlu

Sabahtan beri yağmur yağıyor, rüzgarsa arada korku filmlerindeki gibi esiyor tam kış havası. Böyle havalarda hep evde olmak ve sıcak bir çay eşliğinde kitap okumak yada film izlemek istiyor canım. işyerinin canımdan bakıp bakıp bunlar geçiyor aklımdan.

30 Eylül 2010 Perşembe

Üşüyorum ben

Bir kırıklık bir halsizlik hasta oluyorum galiba. Olmayayım ama, çünkü bundan sadece ben etkilenmeyeceğim. Öğleden beri akşam olsa da eve gitsem modundayım dakika sayıyorum desem yeridir. Çıktım mutfağa bir mandalina yedim c vitamini babında, bi mandalinayla grip savmayı uman bu faniye gülmeyin.

21 Eylül 2010 Salı

Mis Karadenizim

Şu aralar durup durup aklıma köy geliyor. Şimdi ne kadar da güzeldir orası, yemyeşildir akşamları soba yakılacak kadar serindir, tatlı rüzgarlar eser. Odun ateşinde közlenen mısırın tadı burdakilerle kıyas bile olmaz. Bayramda gidecektik ama farklı durumlar ortaya çıkınca kısmet olmadı gitmek, biletlerimizi açığa aldık artık kısmet ne zamansa o zaman gideriz inşallah. (Ki normalde koci çok daha hevesliydi gitmek için benimse bi nevi işime gelmişti gitmemek ama ne olduysa bilmem şimdi de bi özlem bi özlem bendekide hayırdır inşallah.?!)  Hatta geçen akşam salataki bir salatalıktan başlayan muhabbet benim emekli olunca köye yerleşicem fikrimle kocayı dumura uğratarak son buldu. Bıktım artık doğal tekbirşey bile yiyememekten yaw, iki günde büzülüp çürüyen salatalıktan, dışı kıpkırmızı içi sapsarı odun gibi domatesten.  Hele bu yaz bana mı denk geldi bilmem ama kocca yaz boyunca ne kadar arayıp taradıysam da normal tatda bir domates bulamadım. Nedir bu yaa, gözünü hırs bürümüş üreticilerin kurbanı olmaktan bıktık yaw. Köye yerleşicem, bahçe yapıcam kendime, kendim ekip kendim biçicem diye diye kocanın da kafasını ütüledim bi güzel. O da şaşkın ama canına minnet gözlerle dinledi beni.
Hah bi de köy yemeklerine sardım bu ara, yok yok cidden hayra alamet değil ki normalde ben evde pişse burun kıvırırdım ama şimdi canım nasıl istiyor, misal bu akşam eve gidince mısır ekmeği yapıcam :) Geçen babaanneme gittiğimde hamsili patatesin yarısını yutup, kalanını da paket yapıp eve getirmiştim. Noluyo yaw, yaşlandıkça özüme mi dönüyorum ne? :)

15 Eylül 2010 Çarşamba

Bahar

Günler birbirini kovalıyor, eylül geldi yarılandı bile.
Sonbahar arkasından kış ve onunda arkası benim de baharım olur inşallah :)

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ramazan Bayramımız Mübarek Olsun



Geldik Ramazan-ı Şerif'in sonuna.. Yarın Bayram..
Mevlam seneye de Ramazan'a sağlıkla kavuşmayı nasip etsin. Gönüllerimizden, evlerimizden Bayram coşkusu eksik olmasın inşallah.
Bugünü buruk geçiren aileler var, bunlardan biri Nehir'in ailesi. Bugün Cennete uğurlanıyor o küçük melek. Başından beri takip ettiğim tedavi sürecinin sonu böylesi nasipmiş. Mevlam o küçük Meleğin ailesine sabırlar versin inşallah.

**

Hepimizin ve tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı mübarek olsun. İyi Bayramlar..

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Hal-i hayat

* Günler geçiyor, Ramazan-ı Şerif'in ortalarına geldik bile.
* Bense ne ordayım ne burda, bir tuhaf halde zamanın akıp geçmesini bekliyorum.
* İş inanılmaz sıkıcı bugünlerde, departmanda bir sessizlik bir munislik hakim ki bu da uykumuzu getiriyor fena halde.
* Ama aralarda 10 dakikalık dinlenme kaçamakları da yapmıyo değiliz
* Bu Ramazan sadece iki iftar daveti verebildim, ki biri hiç davet sayılmazdı resmen gelenlere iş yaptırdım.
* Şirket iftarımız oldu çok güzel bir mekanda. Önümüz havuz arkamız deniz, gün batımı müthiş, İstanbul hakikaten güzel.
* Akşam İz tv'de bi gezi/tarih programı izledim, Süleymaniye civarlarını anlatan. İki amca hem geziyor hem tarihi mekanlar hakkında bilgi veriyordu. Vakt-i zamanında bir yazımızı staj yaparak geçirdiğimiz mekanları görmek izlemek çok güzeldi. Taa çalıştığımız odayı, içinde bulunduğumuz odadaki el yapımı işlemeli dolapları gösterdiler, evet dedim bende oturmuştum o masada, o odada bulunmuştum. Sonra staj bitimi gittiğimiz eskinin zebhanesi, şimdiki adıyla Lale Bahçesi (yanlış hatırlamıyorum dimi İpli Hanımcım?), nargileler falan nostalji oldu bana kaç sene öncesine gittim. Süleymaniye caminin bahçesine oturup yediğimiz öğle yemekleri, radyoda sürekli arabesk dinleyen amca .. Neler neler geldi aklıma. Hey gidi günler dedim..
* Imm başka başkaa,  kafam, ruhum çok meşgul..
* Bu kadar..

11 Ağustos 2010 Çarşamba

HOŞGELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN

Hayırlarla, güzelliklerle, maneviyatla, ibadetle dolu dolu bir ay geçirmemiz dileğiyle...

10 Ağustos 2010 Salı

ruh halleri

Ben bir oğlak burcuyum. Oğlak burcları genellikle karamsardır. Bir konunun olumlu taraflarını değilde genelde olumsuzluklarını görürler çoğunlukla. Olur mu olmaz mı, olası olumsuzluklar, türlü ihtimaller vs. vs. döner durur kafamızın içinde.. Mantık ağır basar çoğunlukla ama duygusallık ta vardır derinlerde bir yerlerde. Bu insanı yoran birşey. Şahsen ben yoruldum artık. İnsan hep mi olumsuz düşünür yaa. Hiç mi bırakamaz kendini akışına? Hiç mi iyi şeyleri kendine hak görmez. Nedir bu? Ne zaman amaaaan deyip rahatlayacağım, gamsız olmak istiyorum biraz, geniş ruhlu olmak, herşeye takılmamak. Artık bu huyumu değiştirmek istiyorum farkettim ki ben böyle olumsuzluklara takılınca olumlu şeyleri de kaçırıyorum, günü kaybediyorum. Kendimden daraldım yaw..

6 Ağustos 2010 Cuma

Nerelerdeyim

Buralardayım, bu sessizliğin bir sebebi yok, sadece tembellik. Hafta başında 3 gün yıllık iznimden kullandım. Evde pinekledim. Hiiiiiç bişey yapmadım, sadece kitap okudum, tv izledim, arkadaşlarımla görüştüm. Evin hali duman ama kimin umrunda, zaten sıcaklardan pelte gibiyim, hiç bişey yapasın yok, yemek bile yapmıcam mecbur olmasam o derece.. Tembellik modumdayım :)  Neyse ki Ramazan geliyo, az kaldı o zaman ister istemez normal moda döniciiz :p
Yaz geldi geçiyor bi tatile gidemedik koca kişisi sağolsun ona uyan tarih bana uymadı, bana uyan ona.. kaldık öööle. Ama bayramda bi Karadeniz yapıcaz tatil kısmından saymıyorum bunu, böyükleri ziyaret babında olacak. sonrasında inşallah Ekim gibi biyerlere gideriz umarım.
Kurs devam ediyor, öncesinde çok istediğim şey gerçekleşince niye saldım bilmiyorum, itiraf ediyorum itekleyerek gidiyorum kursa hele de pazar günleri :p

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Bitmeyen sendrom

Yeni bir haftaya başladık. Sabah çok zor kalkan şu bünye gün bitmek üzere ve daha yeni yeni kendine gelmekte. Arada mütemadiyen esnemekte. Hayır dün kendime izin de verdim, gitmedim kursa falan, neyin yorgunluğu bu? (Yılların yorgunluğu :P)
öyle böyle geçiyor günler, bu akşam da Berat Kandili. Herkesin Berat Kandili mübarek olsun efenim.

23 Temmuz 2010 Cuma

geldik haftanın sonuna

Yarın kurs, sonrasında bir nikah.
***
Sıcak, nem, kalabalık, gürültü hepsi bir arada.
***
Yaşlanıyormuyum ne artık kafam hiç gürültü kaldırmıyor, biz küçükken fazla kudurduğumuz zaman babaannem "sükut durun" derdi. Şimdi ben de sokakta çığıran çocuklara, vır vır konuşan insanlara bağırasım geliyo aynı cümleyi.. Anlamazlar gerçi ama.. olsun..
***
İnsanlar kınadıkları şeyi yapmadan ölmezlermiş :)
***
Limango'dan bir örtü almıştım, bugün geldi. Rezalet. Bir kere resimdeki canlı renklerle alakası yok ve rutubet kokuyor ve bazı yerlerde sararmalar var. Yani böyle bir ürünü yollamak ne kadar etik? Gerçi Limango'nun bi kabahati yok aracı konumundalar ama sinir olmamak elde değil. Gerisin geriye yolladım..
***
Akşam iş çıkışı minik kuzumu ziyarete gideceğim, parmak kadar yeğenim parmağından ameliyat oldu. Ailede ameliyat serisi başladı, inşallah bu son olur, Rabbim beterinden korusun. (Amin)

15 Temmuz 2010 Perşembe

İş dünyasının çarkları arasında sıkışmış bir Sessizce

Üniversitede okurken arkadaşlarla en büyük idealimiz okulu bitirince ev hanımı olmaktı! Artık okul bizi ne kadar yorduysa evde oturup keyif yapmak çok cazip geliyordu o zamanlar. Diplomalarımızı mutfağımıza asacaktık, konu komşuyla günler yapacaktık.. Okul bitip de bir yıl boyunca evde olduğumda bunun o kadar da iyi bir fikir olmadığını anladım. O zamanlar deli gibi iş arıyordum, evde bir gün daha durmak istemiyordum. Nihayetinde bir iş bulup iş hayatına adam akıllı atıldım.
İş dünyası bir garip, esasında içinde insan faktörü olan herşey öngörülemez o yüzden garip. Çeşit çeşit insanlar, herbiri ayrı telden çalan karakterler, hırs küpü olan tipler vs. vs.. hele de çalışma ortamı stresli ve gerilimli ise tadından da yenmez.. Müdürün/patronun gözünde iyi bir imaj çizmek için sürekli öne atlayanlar mı ararsınız, pozisyonuyla insanlar üzerinde hakimiyet alanı kurmaya çalışan kraldan fazla kralcılar mı.. Her kurumda vardır bunlardan eminim. Ha bide "herşeyi ben bilirim ablalar" vardır onları atlamayayım, müdür/patrona çok yakın olduklarını sanırlar, laf aralarında minik anektodlarla bunu pompalarlar, ayh bana bi gün şöle dedi, ayh çok güldük vs vs laflarla size çemberin dışında olduğunuzu hissettirmeye çalışırlar.. Kendini bilen insan için bunların çok bir önemi yoktur zira durumun yapaylığına şahitsinizdir zaten.. İçinde olmak istemezsiniz bu basit oyunların.. Yolunuzda yürür gidersiniz.. Ama "herşeyde olduğu gibi bunda da bir -ama- var" günün 8-9 saatini geçirdiğiniz bir yerde bir tane, ilaçlık bir tane sağlam bir dost / arkadaş yoksa, mevcut arkadaşlıklar fayda üzerine kurulmuşsa yada mecburiyetten (etrafta hemcins azlığından) devam ediyorsa çok yorulursunuz.. Samimiyet yok, güven yok.. Şu an ben böyle bir haldeyim..
Ekürilerimi çook arıyorum çok :(

Ben aslında iş koşullarının kadınlar için daha iyileştirilmesi konusunda yazacaktım, konu nerelere geldi..
Pozitif ayrımcılık istiyorum kadınlar için.
Ben şöyle bir iş hayal ediyorum :) Sabah  mesainin 10:00'da başladığı, 16:30-17:00 gibi bittiği, haftasonlarının tabiki tatil olduğu, iş'in hayatımızı tamamen kaplamadığı bir iş. Okuyanlar gülecektir böle bir iş var mıdır diye.. Olsa ne güzel olur dimi hanımlar..  İnsani vakitlerde evden çıkıp eve dönebileceğiniz, çocuğunuza, hobilerinize, sevdiklerinize, kendinize bol bol vakit ayırabileceğiniz böle bir işiniz olsa güzel olmaz mıydı. Bi kuaföre gidebilmek için kırk ayarlama yapmadığınızı, dükkanların kapanma vakti stresi olmadan rahatça dolaşıp alışveriş yaptığınızı, hafta içi arkadaşlarınızla görüşebildiğinizi, doktora, devlet dairesine gidip işinizi halledebildiğinizi düşünün, hayali bile güzel dimi?
Hayal gibi görünüyor ama ben böyle bir işte çalışmıştım zamanında :)  Evet işe 10'da başlıyorduk akşam 5 gibi çıkıyorduk, ortam da süperdi, kimse kasmıyordu, öğlen aralarında o minicik mutfakta kısır partileri, börek partileri veriyorduk. Ki o zamanlar bekardık, zamanın bu kadar kıymetli birşey olduğunu henüz bilmiyorduk. Dahası evde de ekmek elden su gölden yaşayıp gidiyorduk. Kimsenin bizden bir beklentisi yoktu. Ama bu iş 5 aylık bir projeydi ve bitti.
Bir daha öyle bir ortam bulabileceğimi asla sanmıyorum ama bu hayal kurmama engel değil :)

8 Temmuz 2010 Perşembe

Mirac Kandili

Hepimizin Mirac Kandili mübarek olsun. Dualarınıza bu arkadaşınızı da dahil edin..

6 Temmuz 2010 Salı

Haftasonu raporu

Cumartesi günü Kocito'nun kardeşceğizinin doğum günü münasebetiyle dışardaydık. Sürpriz neyin yaptık, çaktırmamaya çalıştık galiba da başardık. Eve geldiğimizde saat 12'yi geçiyordu.. Yorgunluktan sızıp kaldık.
*
Pazar günü ise bizim de dahil olduğumuz bir grup yurdum insanı  şile sahilinde iğne atılacak yer bırakmamıştı. Bi kalabalık bi kalabalık, ormanda piknik yapacak masa, plajda havlu serecek yeri zor bulduk, napsın ahali yanan şehirden kaçıp serinlemeye gelmişti.. Biz üç aile olarak güya erkenden gittik ama biz gittiğimizde her taraf dolmuştu. Kahvaltı yapacak yeri zor bulduk netekim. Ben çok fazla denize girmesem de güzel bir değişiklik oldu, deniz havası almış olduk..
*
Kardeşim askerliğini tamamlayıp geldi :)
*
Annem memlekete gitti :(
*
Böle işte..

1 Temmuz 2010 Perşembe

Krem


Geçtiğimiz günlerde Markafoni'de kampanyası vardı benimse bir nemlendiriciye ihtiyacım vardı. İkisi denk gelince ve fiyatıda hesaplı olunca sepete attım hemen. Ve bugün kremlerim bana ulaşmış durumda. İkili set olarak satılıyordu bunun bi de gece kremi var. Tabi kullandıktan sonra iyimi kötümü olduğunu anlayacağım çünkü daha önce hiç Diadermine'in ürününü kullanmadım.
Görelim bakalım..

28 Haziran 2010 Pazartesi

Gezenti




Ben bu haftasonunda çok gezdim, çok yoruldum, çok temizlik yaptım, çok yemek yaptım ve çok kişiyi ağırladım.
Herşeyi bi haftasonuna sıkıştırmanın bedeli olarak da şuan gayet yorgunum, etrafıma boş ve melül gözlerle bakıyorum.
Cumartesi günü iş çıkışı anneciğimle buluşup kendimizi pazar gezmelerine vurduk, bizim semtin yakınlarına meşhur ulus pazarı taşınınca bi gidelim görelim dedik. ama pazarın yeri hususunda aldığımız tarif çok yüzeyseldi, nitekim bi yarım saat yürüdükten sonra anca ulaşabildik. Hatta yolda iki ablaya sorduk, bizde o tarafa gidiyoruz takip edin bizi dediler, bizde takıldık peşlerine, yolda giderken ablalarla işi geyiğe vurduk iyice, ben diyorum bunlar böbrek mafyasından olmasın, onlar diyo takip edin bizi sizi dağ başına götürücez :p, sohbet muhabbet ede ede yürüdük. sağolsunlar tam pazarın dibine kadar götürdüler bizi. 2 saat pazar gez, dönüşte de aynı yolu yürü, eve bitik bi vaziyette ulaştım. Dinlenmeye ne hacet, ertesi güne 20 kadar misafir gelecek ve evin hali rezalet. O yorgunlukla kalkıp ev temizledim sildim süpürdüm sağolsun kocito da yardımlarını esirgemedi. saat 10'dan sonra mutfağa girdim, 01:00 de çıktım ama ayakta duramayacak haldeydim.

Dün de bütün gün mutfaktaydım desem yeridir. Misafirlerim geldiğinde herşey hazır ve nazır idi. 7 çift + 3 çocuk + 2 tekil şahıs :) olarak toplamda 19 kişiydik. Arkadaş grubumuz olunca ve herkes yaşıt olunca keyifli geçti. Yalnız şunu anladım bir çocuk 3 yetişkine bedelmiş :)

Velhasıl-ı kelam çok yoruldum ama değdi..

An itibariyle akşam olsa da eve gitsem modundayım..

ps: Bugün dışarda çokça kelebek var. Onlarca.. Bi sebebi mi var acep?

24 Haziran 2010 Perşembe

zaman akıp gidiyor


Zaman akıp gidiyoor dur demek olmaaaaz... bir Kıraç şarkısıyla başlayayım dedim :)
Çok sık konuşur oldum artık zaman ne çabuk geçiyor diye.. Haziranı bitirmek üzereyiz yani 2010'u yarıladık geçtik bile. Ben böyle takvimlere bakıp giden günlerin ardından sızlanadururken hayat tüm temposuyla devam ediyor. Okullar bitti, millet tatil planlarınu uygulamaya koyuyor, en güzeli kardeşimin askerliğinin bitiyor olması inşaAllah Temmuz başı gibi gelecek zat-ı şahaneleri :) Pek bi severim şahsını, değişik bir frekansımız vardır onunla abla-kardeş olarak.. Yeniden hep birlikte sağlıkla birarada oluruz inşaAllah.
*
Balkondaki çiçeklerim açtı, maydanozlarım büyüdü. Onlara bakınca çok mutlu oluyorum ki ben beceriksizimdir bu konularda, hemen solar çiçeklerim su vermeyi unuturum falan. Bunlar iyi dayandı :)
*
Akşam hamaratlığım tuttu, salon ve oturma odasının perdelerini yıkadım, camını sildim. Tabi bunda "en son ne zaman yıkamıştın perdelerini" diyen annemin de payı var. Yoksa durduk yere temizlik aşkım depreşmedi :p
*
Sabah işler pek bi yoğundu, amma velakin toparladım, bloga bile yazı yazdım. Afferim bana :)

17 Haziran 2010 Perşembe

Bugünlerde..

Bu hafta biraz yoğun biraz karışık ve fazlasıyla sıcak geçmekte..
Haftasonu yatılı misafir vardı. Sevgili kocam kişisinin kardeşi ve kuzeni Cuma akşamından geldiler. Kuzen Cumartesi öğleden sonra gitti, kardeş bir akşam daha kaldı (ki bir gün daha kalsa idi sanırım kapışacağıdık) böyle rahat, buyurgan bir tip olamaz, küçük de değil üniv. 3'te okuyor ama beşeri ilişkileri ve hele de bayanlara karşı nezaket noktasında çok eksikleri var. Bi de bu aralar genel olarak benim tahammül sınırım düştüğünden arıza çıkmasına ramak kaldı nerdeyse. Pazar gününün geri kalanını ablam ve bir çift arkadaşımızla piknik yaparak geçirdik ablamlara yakın bir gölcük etrafında. İyi geldi bünyeye ne yalan söyleyeyim. Biraz değişiklik oldu. Bunalım bünyem azcık nefes aldı.
Pazartesi çalışıp Salı ve Çarşamba izin aldım (yıllık iznim giderek eriyor). Babam ameliyat oldu dün. İki gün hastaneye gidip geldik maaile. Bugün çıktı hastaneden şimdi evde dinleniyor. Çok şükür iyi geçti ameliyat ve bir sorun yaşanmadı.
Bugün işteyim, biriken işler var ama ben hala işe konsantre olamadım. Sabahtan beri elzem olanları yapıp bloglar arasında turlamaktayım. Aklım işte değil, nerde olduğunu da bilmiyorum :p

Bu akşam mübarek Regaib Kandili. Duaların kabul olunduğu gece.. Duaya ihtiyacım var dualarınıza beni de dahil edin. Bende herkes için dua edeceğim. Allah kabul buyurur inşaallah.. Herkesin Kandili mübarek olsun..

10 Haziran 2010 Perşembe

Karmaşık

Bünyem s.o.s. veriyor artık. Tatil tatiiil diye bana sinyallerini gönderiyor ama ben hala duymazlıktan geliyorum. Aslında farkındayım ama beni engelleyen ne onu da bilmiyorum. Garip karmaşık ruh hallerindeyim bu ara. Rutinimin dışına çıkacak en ufak bir hareket bile etmiyorum. Bekliyorum biri beni alsın götürsün biryerlere herşeyi organize etsin ben hiç düşünmeden sadece peşine takılıp gideyim.. Ne kadar güzel olurdu yaw.. Silkinmek lazım bu hallerden ama nasıl?

Bu dönemin en güzel yani kilo olarak artık 60'lı rakamlara inmiş olmam sanırım..

8 Haziran 2010 Salı

Yağmur


Gök delindi derler ya aynen öyleydi sabah buralar. Bi süre evden çıkamadım şemsiyem olmasına rağmen. Olsun yağmur berekettir..

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Ne acı..

Ne kadar acı bir güne başladık bugün. Bir yanda İskenderun'daki 7 şehidimiz, diğer yanda sayılarını hala tam olarak bilemediğimiz, amaçları sadece insani yardım götürmek olan barış şehitlerimiz.
Üzgünüz çok.
Elimizden dua etmekten başka birşey gelmiyor.
Allah'ım sen zalimlere fırsat verme
Onları KAHHAR sıfatınla kahr eyle.
(Amin)

28 Mayıs 2010 Cuma

Ondan bundan şundan

Bugün Cuma, yuppiii :)
Daha da güzel olanı yarın için izin alacak olmam sanırım. (henüz almadım ama bi sorun çıkmaz umarım:) Hiç değilse yarın sabah biraz uyuyabileceğim, sonrası gene yoğun. Olsun.

***
Kocayla beraber sağlıklı beslenme günlerine start verdik, umarım çabuk pes etmeyiz. Ondan ziyade ben daha çabuk havlu atan tiplerdenim ama napiim açlık eşiğim düşük :)
Akşama güzel ve doyurucu bir salata yapmayı planlıyorum. Farklı lezzet önerilerine açığım?

***
Son bir aydır elimde sürünen kitabı bitirsem de sırada bekleyen kitaplara geçsem. Sevmiyorum kitabı yarıda bırakmayı ne kadar sıkıcı olsa da. Çok nadirdir yarıda bıraktığım kitap. Elimdeki de ilerlemiyor mübarek, evir çevir aynı kelimeler, sonu gelmez betimlemeler, kelime oyunları. Bitse de gitsek yaw dedirtiyor insana..

***
Kavun sezonunu açtık dün itibariyle. Beni tanıyanlar meyvelerle hiç aram olmadığını bilirler ama kavun yiyebildiğim birkaç meyveden birisi. Millet çoktan kavun karpuz olayına girmiştir ama bana ancak dün denk geldi.

***
Yeniden öğrenciliğe dönüyor gibiyim kısmen de olsa. Yakında kursum başlayacak inş. Öğrencilik derken bu ara kendime ALES'e hazırlansam mı acep diye de sormuyor değilim. Kariyer kaygısından ziyade yeniden öğrenci olmak, kendimi geliştirmek için istiyorum bunu. Hoş tam da istiyormuyum pek emin değilim ya.

***
Böyleyken böyle işte.. Cuma'nız mübarek olsun efem, şimdiden iyi haftasonları..

27 Mayıs 2010 Perşembe

Bloglar arasında yeni keşfettiğim Eşarpkolik arkadaşımız güzel bir eşarp çekilişiyle merhaba diyor.  Bizde kendilerine hoşgeldin diyoruz ve başarılar diliyoruz :)  Tık tık

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Haftasonu Haftasonuu


Çabucak gelip geçen bir haftasonunun ardından tekrar biraradayız, öhömm, şimdi özetler :)
Neler yaptık haftasonu bi bakalııım; cumartesi malum çalıştık, iş çıkışı ben Kadıköy'e gittim, bir görüşme sebebiyle. Giderken de yolda hesap yapıyorum kafamda şu kadar zamanda işi halledip kalan zamanı da gezmeye ayırırım diye. Bi de ablamı aradım yoldayken, benim Kadıköy'e doğru gittiğimi öğrenince du bende geliyorum dedi, aha gezmeye de arkadaş çıktı :) İşimi halledip ablamla da buluşunca kendimizi Kadıköy'ün sokaklarına vurduk. Cüzdanlarımızı hafiflettikten sonra yağmurda da bi güzel ıslandık ama hiç şikayetçi değilim ıslanmak da güzeldi. Akşam da evde yalnızdım kocito Cumartesi de işe gitmişti ve akşam da geç geldi.
Pazar sabahı da çoook sevdiğim arkadaşlarıma çoook sevdiğim arkadaşlarımızla kahvaltıya davetliydik (V.nin eşi ve benim eşim hariç hepimiz sınıf arkadaşıyız, o garipler de ya alıştılar bize yada artık uyum sağladılar:) gayet keyifli bir gün geçirdik. Özy sağolsun döktürmüş mükellef bir masa bizi bekliyordu ve ben çoook açtım. Anında mamaları hüplettik ve gün boyu da mütemadiyen bişeyler yedik içtik, haa arada diyetten de dem vurduk ağzımız tıka basa doluyken, bu ne yaman çelişkiyse artık :) Akşama az kalmıştı kalktığımızda, biz şehrin öbür ucundaki evimize gidene kadar da baya geç oldu. Velhasıl kendi namıma güzel bir haftasonu geçirdim, tiz vakitte benzer organizasyonlarda bulunmak temennisiyle esen kalın efenim.

21 Mayıs 2010 Cuma

zaman


Bu rehavetin bir sebebi olmalı ama görünürde bir sebep yok..
Akşamları nasıl olduğunu anlamadan hemen bitiveriyor. Vakit en kıymetli şey, şöyle aheste aheste bir iş yaptığımı hatırlamıyorum bile, hep bişeylere bir yerlere yetişme telaşı.. İşten çıkınca koştur koştur yemek hazırla, eşin geldiğinde masayı hazır bulsun, mutfağı hızlı topla ki namaz vakti geçmesin, sonra biraz oturabildiysen kendini şanslı say, akşamları kalan vakitlerde evinin kalan işlerini yap ki haftasonunda biraz nefes almaya vaktin kalsın, sonra da kalk yat ki sabah sürünmeden kalkabilesin, lego gibi herşey birbirine eklentili. Zaman planlaması herşeyin önünde..
Benim izin zamanım geldi gibi görünüyor...

17 Mayıs 2010 Pazartesi

TATLANDIK :)))


Bu mimler "elim sende" oyunu gibi :) İşin güzel yanı da bu olsa gerek, bloglar arasında iletişimin canlı tutulmasına vesile olduğu için. Neyse efenim bize bu sweet bear ı layık gören sevgili blogdaşcağızım aklının iplerini rapunzel misali salan arkadaşıma teşekkürlerimi sunuyorum.

Benim de izlediğim bir çok tatlı blog var bende Bir dilden her telden, Çatı katı, Pınar'ın klübesi ni ebeliyorum: ) Elim sizde hanımlar :)))))

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Geriye doğru

Her zamankinin aksine hafta başı değil de haftasonuna girerken bir post yazayım, Bu hafta biraz boşladım buraları sebepsiz.
Neler yaptım bakalım bu arada, hımm;
* Artık iyiden iyiye havalar ısınıyor ve ben bundan çok mutluyum. Artık balkonda oturabileceğiz inş.
* Balkon demişken, balkonumu güzelleştirme operasyonum devam ediyor. Mevcut iki saksı çiçeğimin yanına 3 saksı daha ekledim. Begonyalarım tutar ve açar inş. Bu arada iki saksıya ektiğim maydanozlarım da yeşermiş, onlara bakınca mutlu oluyorum.
* Bu hafta içi bir akşam yeni evli bir arkadaşımıza ev ziyaretine gittik, keyifli geçti.
* Ben çarşamba günü işe gidecek gücü kendimde bulamadım, evde yattım.
* Haftasonu ekürilerle buluşup İSAMa gittik, uzun zamandır harcadığımız emeğimizin karşılığını görmeye, nitekim gördük de ama bir o kadar da sinir bozukluğu yaşadık. Neyse efendim bu konu daha çok su kaldırır.. Kızgınız..
*Sonra sonra yeğenimi sevdim bol bol, çook şeker bi sıpa oldu yaw :)
Böyle işte..

Bugünün programı belirsiz, bakalım neler yapacağız..

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Kilo mevzusu

Bir aylık süre sonunda geldiğim noktayı açıklıyorum:

Nisan : 71.1
Mayıs: 70.7

Gülmek serbesttir.

Sen bütüüün haftasonu ne kadar abur cubur, efenime söliyim fast food varsa yersen sonuç böyle gülünecek halde olur.
Ayıp yaw..

29 Nisan 2010 Perşembe

Fikri Mühim / Domestos

Bloğumun sağ tarafındaki kocaman rozetten de belli olduğu üzre ben bir Fikri Mühim üyesiyim. Geçtiğimiz hafta yeni bir kampanya düzenleyerek bizlere Domestos'un yeni ürünü olan "Hijyenik Leke Çıkarıcı"yı gönderdiler. Bende haftasonu deneme fırsatı buldum. Beyazları attığım makinanın deterjan bölmesine bir ölçü de Hijyenik Leke Çıkarıcı ekledim. Sonuç alışılagelmiş Domestos kalitesindeydi pek memnun kaldım kendilerinden. Üstelik hijyenik ve mikrobiklerden de arınmış olarak tertemiz olmuşlardı.


28 Nisan 2010 Çarşamba

Ben yaptım, ben yaptımm :)

Dün akşam ilk defa parçalanmamış, görüntüsü ve lezzeti yerinde bir kadınbudu köfte yaptım. Afferin bana :) Bunu başarı olarak görüyorum çünkü daha önceki denemelerimde köfteleri biraraya getirmekte zorlanıyordum ve haliyle de parça pincik oluyorlardı. Amaa bu seferki gayet güzel oldu ve bende mevlütten artan pilavı bu vesileyle değerlendirmiş oldum.

Tarifi buradan. Teşekkür ediyorum.

26 Nisan 2010 Pazartesi

Bol misafirli upuzuun haftasonu

23 nisan hemen herkes için resmi tatildi ama bizim öle bi lüksümüz olmadığından ben yıllık iznimden iki gün kullanmak suretiyle Cuma ve Cumartesi günlerimi kendime ayırdım. Bunun sebebi evi aldık alalı içimde ukde olan ev için Kuran okutma isteğiydi. Ben hazırlıklara Cuma'dan başladım evi genel hijyenden geçirip bilimum alışverişi yaptım ve akşama gelecek olan ilk misafirlerim için yemek hazırladım. Sevgili kayınvalidem ve eşimin kuzenleri Cuma akşamından geldiler ve beraber keyifli bir akşam geçirdik. Cumartesi sabah 7.30'da kalktım ve Kuran için ön hazırlıklara başladım, akabinde kahvaltı faslı derken ablam da geldi. Sağolsun benim için iki tencere sarma yapmış ve gelir gelmez de mutfağın hakimiyetini büyük bir mutlulukla kendisine devrettim, nihohoho :) Beyleri de evden sepetledikten sonra tüm hazırlıklarımızı tamamladık ve misafirlerimizi beklemeye başladık. Ben ikram olarak tavuklu pilav, zeytinyağlı sarma, tatlı ve ayrandan müteşekkil bir tabak hazırladım misafirlere. Yaklaşık 30 kişinin katılımıyla Kuran okuyarak dualarımızı ettik gelen herkesten Allah razı olsun, çok mutlu oldum çünkü. Hocamızda çok tatlı hatta tatlı - sert ve komik bir yaşlı teyzemizdi, sohbeti esnasında hem güldürdü hem düşündürdü bizi. Allah ondan da razı olsun. Sonrasında çayla beraber sohbet muhabbet derken misafirlerimizi uğurladık.
Akşam da eşimin en küçük kardeşi geldi bize. Pazar günüyse uzun bir kahvaltı faslından sonra kayınvalidemle biraz yürüyüş yaptık yakındaki ormana giderek. Sonrasında babaanneme uğradık ve eve geçtik. Büyük kaynım ve eşi geldiler beraber yemek yedik akşam da GS maçı için arkadaş bir çift dahil oldu bize. Saat 22:00'e geldiğinde tüm misafirlerimizi uğurlamış ve gayet yorgun olarak bir haftasonunu daha bitirmiştik..

Pazar sabahı kahvaltısı için hazırlamış olduğum pofidik kızartma tarifini de ekleyeyim:

1 yumurta
4 yemek kaşığı yoğurt
biraz beyaz peynir
aldığı kadar un
1 çay kaşığı karbonat
tuz (peynir tuzluysa ona göre ayarla)

Hepsini karıştırıp yoğurarak ele yapışmayan bir hamur yapılır. Merdaneyle yarım cm inceliğinde açılarak bardakla kesilip kızgın yağda kızartılır. Yağ tutmayan hafif ve puf puf çörekler elde edilir :) Afiyetle ister içine peynir koyarak ister nutella sürerek hüpletilir :)

19 Nisan 2010 Pazartesi

Gardrop detoksu



Dün kocitoyla kahvaltı masasında günün yapılacak işlerini sıralarken artık s.o.s. veren gardrobumuzu düzenleme işine el atalım dedik. Hazır kıştan yaza geçiyorken ve artık kışlıkları da kaldırma zamanı gelmişken bu işi yapmanın tam sırası dedik ve daldık :) 6 kapılı dolabı ancak 2 saatte toparlayabildik. Kışlıklar, kaldırılacaklar, atılacaklar, verilecekler, artık ömrünü tamamlayıp paspas olacaklar şeklinde bir ayrışıma giderek derledik topladık, arada sızlandık, zavallı kocam kendine yer kalmayışına itirazla kendime fermuarlı bir dolap alacağım dedi :p Ama sonunda ferah ve düzenli bir dolabımız oldu. Şunu farkettim insan ağırlıklarından kurtulunca ferahlıyor. Bu dolap için de geçerli, şu an dolap ferah ben ferah :) ve bişeyi daha farkettim; unuttuğum kıyafetleri tekrar keşfedince nerdeyse yeni almış kadar mutlu olduğumu.

Resim Kaynak

16 Nisan 2010 Cuma


Böhüüüü :(


Akşam tatlı krizine dayanamayıp çikilata yedim.
İş bu yukarıda görünen paket bunun sorumlusudur kim koydu ki onu dolaba!?!

13 Nisan 2010 Salı

Diyet işleri ne alemde?

Baştan söliim motivasyon yerlerde.. İşyerinde dikkat ediyorum, kendimi birçok konuda sınırladım ama eve gidince kayış kopuyor. İşyerinde mesela artık çekmecemde çikolata ve türevleri stoku yok. Tuzlu çubuk ve grissiniler var bolca. Ve en büyük haber çayı azalttım ve içine yarım kesme şeker atıyorum artık (büyük fincan). Ve yeşil çay içiyorum hemi de şekersiz. En önemlisi artık su içiyorum ben resmen susuz yaşıyormuşum yaw hiç su içmezdim ben ama şimdi artık günde en az 3 büyük bardak su içebiliyorum. Evet standartlara göre belki az ama benim için büyük bir adım.
Ama dediğim gibi işyerinde iyiyim ama evde olmuyor olamıyor nedense.. Biraz daha çabalamak lazım..

Kayıtlara düşmek açısından bu haftasonu neler ettiğimi de yazayım: Cumartesi izinliydim ve ablamla kendimizi Eminönlerine vurduk :) Ben gezmeyi özlemişim yaw ne kadar han, sokak varsa arşınladık çantalarımızı bir sürü çıfıt çaputla doldurduk. Ayaklarımız ağrıdı dolaşmaktan..

8 Nisan 2010 Perşembe

Vişneli Çikolatalı Kek

Balık hafızalı olduğumdan kelli haftasonu arkadaşlarım için hazırladığım çikolatalı vişneli kek tarfini yazmam lazım, yoksa bir dahaki yapışımda mutlaka birşeyi eksik kalır :)

Vişneli Çikolatalı Kek

Malzemeler:
- 4 yumurta
- 1.5 su bardağı şeker
- 100 gr. tereyağ (tahmini)
- yarım su bardağından biraz az sıvıyağ
- 1 paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1 kase çekirdekleri çıkarılmış dondurulmuş vişne
- Ceviz
- Aldığı kadar un

Üzeri için;
- 1 paket (80gr) bitter çikolata
- 1 paket krema

Yapılışı:
Yumurta ve şeker iyice çırpılır. Eritilip biraz ılıyan tereyağ ve sıvıyağ eklenir, karıştırılır, vanilya ve kakao eklenip iyice karıştırılır. Sonra un ve kabartma tozu eklenip çok fazla karıştırmadan malzemeler birbirine yedirilir. Vişne ve ceviz içi eklenir (ben birazda çikolata parçaları eklemiştim). Yağlanmış orta boy bir borcama dökülerek 150 - 200 derecede 20-25 dk. pişirilir. Bu arada ayrı bir kapta krema ve çikolata eritilir. Pişen kek biraz ılındıktan sonra üzerine çikolatalı karışım dökülür. Onun da üzerine kırılmış ceviz içi serpilerek hoş bir görünüm elde edilir.

Lezzeti garantili bir kek olduğundan tavsiye edilir :) Afiyet olsun.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Haftasonu neler ettik neleeer

Burası artık haftasonu raporlarını yazdığım bir yer halini almaya başladı..
Biz bu pazar gününü enn sevdiğim kadim dostlarım V. ve Ö. (kızlar size birer kod isim bulmak lazım böle olmuyor:) ve onların eşcağızlarıyla bir arada keyifli bir gün geçirdik. Milletin öğle yemeğini yediği bir saatte biz kahvaltıya oturduk:P Buna sebep, 150 defa gelmesine rağmen hala yolu öğrenemeyen sevgili arkadaşım V. 'dir(ahanda afişe ettim seni). Ama kocamın da yol tarif etmedeki becerisi(zliği)ni es geçmemek lazım. Benim için ve umarım onlar için de keyifli geçen bugünü V. ciğimin meşhur kısırıyla taçlandırdık, Ö.'cüğüm de narin parmakcıklarıyla yoğurmak suretiyle esas zahmeti çekti, çok nefisti yaw. Gene olsun gene yerim :p Keyifli güzel bir gün oldu netice itibariyle..
Akşam da onlar alemlere akmışlar ama bu kısmı es geçiyorum ve aramızdaki coğrafi mesafelere bağlıyorum! :)

3 Nisan 2010 Cumartesi

ne durumdayız

Motivasyonum hala devam ediyor bu güzel bir haber. Normalde ben acıkınca amaaan yemişim diyetini diyenlerdenim oysa :p Akşam dışardaydık kocitoyla, ailecek bardakta mısırı pek bi severiz amaa ben naptım dün akşam yemedim, koca ısrar etse de hayır bana alma dedim afferin bana. Bu sabah da normalde her sabah kaşarlı tost hüpleten ben evden domates peynir getirdim ve iki grissini eşliğinde yedim. Kalorisi azdır sanırsam :D Ama öğleden sonra ablama gidecem bişey çıkmazsa kesin o güzel mamalar hazırlamıştır esas iç savaşı orada yaşayacağım ben böhüü.
Neyse sabah hepimiz bir bir tartıldık ve kiloalarımızı not ettik. Bir ay sonra tekrar tartılacağız. (Tabi arada kaçak köçek gizlice tartılmak serbest:))
Burayada yazayım bari durumun vehametini. Son altı ayda 9 kilo almayı başararak tam tamınaaa 71.1 kg olmuşum!!!!!

Dahası ben motive olmayayım da kimler olsun.

2 Nisan 2010 Cuma

Kilo savaşı

Bir rekabete girdik ki sorma gitsin. :)
Kilo verme rekabeti. Şirkette üç arkadaş bu işe baş koyduk. Ha haa duyanda büyük amaçlar için savaştığımızı zanneder. Bir ay süre belirledik, bakalım ne olacak. Accaip motive olmuştum taa ki midemden gelen burulma hissine kadar!

29 Mart 2010 Pazartesi

Haftasonu özeti

Biz bu haftasonu;
* gezdik, gezdik, gezdik
* yine ve gene kocaya alışveriş ettik
* misafirliğe gittik
* yetmezmiş gibi bi de yatıya kaldık
* keyifli bir kahvaltı yaptık
* üstüne türk kahvelerimizi hüplettik
* sinemaya gittik
* filmi hiiç beğenmedik
* çıkışta yağmura yakalanıp bi güzel ıslandık
* eve gelip hızlıca iki çeşit yemek yaptım
* yine hızlıca evi derleyip topladım
* tavuklar gibi saat 10:30 (9:30) yatıp uyuduk

bu kadar.

26 Mart 2010 Cuma

Geç kalma

Bu sabah işe geç kaldım. Daha doğrusu uyuyakalmışım. İş hayatım süresince bu bir ilk. Normalde sabahları kurulu iki alarmım ve bi de yoldan beni arayan eşim var. Ama bu sabah nasıl olduysa ilk alarmı duymuş kapatmış, diğerini ise hiç duymamışım ve evet eşim de beni aramayı unutmuş bu sabah. Tüm bu bileşenlerin sonucunda ben uyuyakalıp işe geç kaldım.
Madem geç kalmışım güzel havanın da etkisiyle taksiyle değil de yürüyerek gideyim dedim ve sabahın temiz havasını içime çeke çeke yürüyüp işe geldim. Aslında bir anlamda iyi de oldu çünkü hiç değilse haftanın birkaç günü sabahları daha erken kalkıp yürümeye karar verdim!

10 Mart 2010 Çarşamba

Mart havaları

Havadan sudan haberlerle bloga giriş yapayım dedim. Mart ayı için kazma kürek yaktırır demelerinin bir nedeni varmış. İşten çıkıp yürüdüğüm o kısa mesafe bile ellerimin buz tutmasına yetiyor. Pazar günü evde yayılma planları yaparken eşimin gazı ve ısrarıyla dışarı çıktık. Dışarıda hava güneşli görünüyor tabii, bende buna kanarak ince giydim her zaman mutlaka boynuma doladığım şalımı almadım vee dondum haliyle. Kocitoyla Via.port'a gittik, ama nasıl evden dışarı çıkasım yoktuysa bişey alasım da yoktu. Sadece indirimlerin gazıyla bir eşarp ve Mudo'dan da bir gömlek (17.90 tl, gayette şahane) aldım. Ama kocito niyeti fena bozmuş, adamda bu aralar bir imaj yenileme hevesi var, 2 ceket, 2 gömlek ve bir pantolon alarak ocağımıza incir ağacı dikme faaliyetine girişti. Hayır ben alırken iyi de adam alırken nasıl gözüme battı anlatılamaz :p
Geçtiğimiz haftalarda birkaç defa doktor ziyaretlerim oldu, Tahlil muayene falan derken hep halsizliğimin sebebi olara kansızım diye düşünürken kan değerlerim de normal çıktı. Şaşırmadım desem yalan olur çünkü ben hala ve hala kronik bir halsizim yaa. Neyse ki ciddi birşey çıkmadı sonuçlarda.
Böyleyken böyle, canım kurabiye yapmak istiyor, yemekten ziyade yapmak ve pişerken eve yayılan o kokuyu duymak istiyorum ama ben çook halsizim..

27 Şubat 2010 Cumartesi

Haftasonu falan filan..

Ennnn sevdiğim gün Cumartesi günü. Çünkü benim haftasonum bugün başlıyor. Son 1.5 aydır baya yoğun olduğumdan bu haftasonunu sadece kendime ayriciim (hayal kurma kızım, yarın kuzenin nişanı var!). Oy oyy oyyy. Ama yaaaaaa :(
Şimdi aklıma geldi hem ben ne giycem yaa, giyecek bişeyim yok. (koca okusa burayı valla çarpılacaksın der). Evet evet yok iyisi mi ben bugün biraz dışarı çıkayım bakınayım alışveriş neyin yapayım. Hem çok geçerli bir mazeretim var; yarına giyecek birşeyim yok çünkü.. Ehi..

25 Şubat 2010 Perşembe

Mevlid Kandili

Mevlid Kandilimiz mübarek olsun.
Bu akşam mevlid kandili. Yani Peygamber Efendimiz'in (SAV) doğum yıldönümü bu gece. Hepimizin kandili mübarek olsun. Akşam annemlere gitmeyi düşünüyorum elimde kandil simidi ile..

16 Şubat 2010 Salı

Hızlı geçen bir hafta

Kış ortasındayız ama evlenen evlenene.. Tam dört haftadır üstüste her haftasonu bir nikaha gittik. İşin komik tarafı bu evlenen herkes birbirinin ortak tanıdıkları ve dolayısıyla nikaha gelen herkes de tanıdık ve hemen hemen aynı davetliler. Her hafta aynı kişilerle farklı mekanlarda karşılaşmak komik oldu..

Neyseki evlenme faslı bitti ama bu ve önümüzdeki iki haftasonu daha rezervli.. Bu sefer nikah değil nişan törenleri var sırada. Evde oturmayı özledim :P

Kayınvalidemler hala bizde. Bir ara misafir sayısında artışlar oldu ama bu haftasonu itibariyle (başka birşeyler çıkmazsa) eski sayımıza döneceğiz galiba.

Pazar gezmeyi özledim, hem de ne fena özledim. Tezgahlar arasında avare avare dolaşmaları, düşeş ve kalite birşeyler bulup sevinmeyi, aslında lazım olmayıp ama ya birgün kullanırsam deyip acayip şeyler almayı özledim. (Bi salı bu planımı uygulamaya koyayım hasta olup işe gitmediğim bir salı günü :p)

Bloglar dünyasında hediyeleşme popüler bu aralar. Bende takip ettiğim Çatı katı İlkay'ın eşarp çekilişine katıldım, çünküm eşarbı çok beğendim. Fellik fellik dolaşıp siyahlı beyazlı bir eşarp aramıştım geçen günlerde gideceğim bir nikahta takmak için, bulamayınca istediğim gibi birşey içime sinmeyen birşey almak zorunda kalmış idim. Çekilişte çıkmasa bile o eşarba talibim (bedeli mucibince tabiki :) Neyse önce bi açıklansın da hele :)

Az önce bir dilim pastayı hüplettim, vicdanım sızlıyor ama napiim pasta güzeldi.

Akşam gelen misafirin çocuğu yüzünden çocuklara karşı olan sevgim sıfıra iniyordu nerdeyse. Evde karıştırmadığı şey, yer, çekmece kalmadı, şımarıklık had safhada. Sağolsun ebeveynleri de dünyanın sekizinci harikasına sahip olduklarını düşündüklerinden sanırsam gülümseyen suratlarla izlediler çocuklarını, haa arada bir yapmaa kızııım da dediler günahlarını almayayım. Allahım kınamak istemiyorum da kimseyi ama napiim bi ara kulaklarımdan duman çıkıyordu nerdeyse.

Böyleyken böyle işte..

1 Şubat 2010 Pazartesi

Bir baktım da nerdeyse 10 gündür yazmıyormuşum. Biraz tembellik biraz yoğunluk gelip de şuraya iki satır bir şey yazamamışım. Neler yaptım bu süre zarfında yazayım bi. Gündemimizin büyük kısmını kaynımın evlilik süreci aldı. Yani Ekim'de nişanlanan kaynım arayı fazla uzatmadan evlendi. Bundan mütevellit kayınvalide ve kayınpederim şehir dışından geldiler ve bizde konaklamaktalar. Yeni taşındığımız evde hep bir kalabalıkla haşır neşiriz. Hani oturup da şööle bi ayaklarımı uzatıp keyif yapmışlığım yoktur. (Şikayetçimiyim, eh birazcık ama azcık :) Eski rahatlığımı özlüyorum, keyfime göre takıldığım anları. itiraf ediyorum ben aslında yanlızlığı severim, kalabalık da olsun ama hayatımı sınırlıyorsa yada kendime göre hareket edemiyorsam bu beni rahatsız eder.. Neyse içimi de azıcık döktükten sonra tekrar konuya döneyim. Bu haftasonu da yeni evlileri yemeğe aldım cumartesi günü işten çıkıp koşarak eve gittim hatta öncesinde kısa bir market turu.. Evi F. süpürmüştü bende tozları aldım, banyo ve tuvaleti tekrar ovaladım ve kendimi mutfağa attım. Menüyü de yazayım bari. Fırın poşetinde tavuk (çok lezzetli oluyor böyle), pilav, tarhana çorbası, etli biber dolması, domates solu karışık kızartma, kuskus salatası, mevsim salata, halleyli tatlı. Bunların bir kısmını bir önceki akşamdan yapmıştım tabi..
Pazar sabahı ise biz yeni evlilere kahvaltıya davetliydik. Kahvaltıdan sonra ise F.'in yakın bir arkadaşının nikahı vardı, cümbür cemaat oraya geçtik. Sonrasında da biraz Praktiker turu ile günü tamamlayıp evimize döndük.
Bugün ise uzun süredir şirketimizde çalışan ve bir süredir hastanede tedavi görmekte olan bir abimizi kaybettiğimizi öğrendim. Allah gani gani rahmet eylesin, nur içinde yatsın inşallah. Ölüm tüm soğukluğuyla gerçekliğini hatırlatıyor arada sırada..

22 Ocak 2010 Cuma

Yeni başlangıçlar

Çok şükür ki bir süredir kafamızı fena halde meşgul eden, olur mu olmaz mı diye düşündüğümüz minik ailemiz için önemli bir adım olarak gördüğümüz evimize taşındık. Bu haftasonu seri bir operasyonla taşınma işlemimizi yaptık ama çook yorulduk. Ama tüm yorgunluklarımızı aile arkadaş destekleriyle unuttuk :). Allah'ım herkesin yuvasına mutluluk huzur sağlık versin inşallah..

12 Ocak 2010 Salı

Bir adım daha

Önemli günlerden bir tane daha var önümüzde.. Rabbimin izniyle o da gönlümüze göre olur inşallah. (Amin).

8 Ocak 2010 Cuma

Adım adım

Bugün minik ailemiz için önemli bir gün. İnşaallah sorunsuz ve bizim için hayırlı olacak bir şekilde sonuçlanır..