Nisan ayına girdiğimize göre
artık güzel havalara hoş geldin diyebiliriz değil mi? Nisan ayı zaten benim
için son iki senedir daha bir anlamlı daha bir güzel. Benim biricik kuzumun
doğum günü bu ayda. Geçen yıl epey önceden hazırlıklara başlamıştım bu yıl ise
nasip olursa çekirdek ailecek kutlarız diye düşünüyorum, du bakalım..
Geçen hafta yazmıştım ya hani
böyle cılkını çıkarana kadar temizlik yapmak istiyorum diye. Pazar günü bir
gayret geldi bir ilham geldi sormayın. Kızı babayla parka yolladım bende eve
giriştim. Cam çerçeve, kapı dolap Allah ne verdiyse sildim süpürdüm, tam altı
kez çamaşır makinası çalıştı. Artık son postada makinadan garip sesler gelmeye
başlamıştı ki bıraktım. Beycağızım da
sağolsun ütülere yardım etti. Akşam 8 de yorgunluktan pertim çıkmış olarak
temiz evime için için sevinerek bakıp yorgunluk çayımı içtim. Bu arada kış
boyunca Zeyno’nun odasında maaile uyuduğumuz için baharla birlikte şu odaları
bir ayırayım dedim. Gece o kadar üstünü açıyor ki sürekli kontrol etmek gerek.
Odaları ayırdığımız gece saat başı kalkıp kontrol ettim. En son 5 civarında
gidip gelmekten pes ettim kıvrıldım yanına. Bu konuda da biraz daha çalışmamız
lazım.
Tersten giderek önce Pazar gününü
anlattım ama aslında ben Cumartesi’yi de çok keyifli geçirdim. Şehir dışındaki
bir organizasyon nedeniyle şirketin yarı yarıya boşalmasını fırsat bilip
Cumartesi gününü izin aldım. Annem ve ablalarımla beraber bir Eminönü
çıkartması yaptık. Havanın güzelliği, gidiş ve dönüşteki vapur sefası, Eminönü’nün
ıncık cıncık dolu sokakları çok keyifliydi. Kuru kahveciden mis gibi
kahvelerimizi alıp taa Kapalıçarşı’ya kadar çıktık. Dönüşte de bir sürü ara
sokağa girip çıkarak geze geze hoşumuza giden şeylere baka baka ve de alışveriş
yapa yapa indik. Ama öğleden sonra inanılmaz kalabalık oluyor. Günün nispeten
erken saatinde gidip gezmek gerek. Bir de kendimce bir dip not. Her gün eminim
binlerce lira ciro yapılan o dükkanların içinde bulunduğu o canım eski
binaların halleri neden o kadar harap? Neden o kadar bakımsız? Yapısı
itibariyle en çok turist çeken bir bölgenin ironik bir şekilde bu kadar bakımsız
olması, birçoklarını tenzih ederim ama adeta yolda yürüyen insanı kolundan
tutup dükkanına sokacak kadar yoz satıcılarla dolu olması çok acı. Gezerken bir
yandan da bunları düşündüm, kim ilgilenir kimin sorumluluğudur, neden bizde her
şey böyle kuralsız kaidesizdir diye…
Sabah da bakıcı ablamız biraz
gecikince bende geç kaldım haliyle. Taksi durağına doğru yürürken birden
vazgeçtim ve işe yürüyerek gitmeye kadar verdim. Hava o kadar güzeldi ki
sabahın o tatlı serinliğinde yürümek istedim. Yarım saatlik güzel bir terapi
oldu bana. Ama topukluları hesaba katmamışım ayakların sızım sızım sızlıyor
hala J Yolumuzun
üstünde güzel de bir pastane var oradan da dereotlu peynirli poğaçalardan
kaptım. Hem kendime söylendim hem yedim, az yürüdüm iki kalori yaktım diye
hemen yerine koymam mı lazım diye diye. Ah ahh. Nolcek benim bu halim. Ömrü
hayatımda hamilelikten sonraki en yüksek kilomdayım. Hamilelik kilolarını bile bir
yıla kalmadan verip eski kilomu görmüş olan bende bu hal neyin nesi şimdi? Bütün
kış homini gırtlak yersem olacağı bu. Diyet yapayım desem asla yapamam,
hayatımda da yapamadım. Bir şey yasak olunca benim aklım hep onda kalır ki J Hele bir Ramazan
gelsin veririm diye ümidim var. Bir umut işte..
Yapma arkadaşım diyet falan işe yaramıyor zaten. Yapamıyor olmana da bayıldım.
YanıtlaSilAma Deniz'cim halimiz nolcek böyle. Resmen kıyafetlerim dar geliyor artık :(
YanıtlaSilAllam ya hem geç kaldın hem de yürümeye mi? karar verdin, ne güldüm...
YanıtlaSilÜst açma çaresi uyuku tulumudur yok bunun başka yolu...
Sevgiler
Battı balık yan gider hesabı olmuş ama hava da çok güzeldi ya :)
Sil