2 Nisan 2013 Salı

Haftalık gevezelikler..


Nisan ayına girdiğimize göre artık güzel havalara hoş geldin diyebiliriz değil mi? Nisan ayı zaten benim için son iki senedir daha bir anlamlı daha bir güzel. Benim biricik kuzumun doğum günü bu ayda. Geçen yıl epey önceden hazırlıklara başlamıştım bu yıl ise nasip olursa çekirdek ailecek kutlarız diye düşünüyorum, du bakalım..



Geçen hafta yazmıştım ya hani böyle cılkını çıkarana kadar temizlik yapmak istiyorum diye. Pazar günü bir gayret geldi bir ilham geldi sormayın. Kızı babayla parka yolladım bende eve giriştim. Cam çerçeve, kapı dolap Allah ne verdiyse sildim süpürdüm, tam altı kez çamaşır makinası çalıştı. Artık son postada makinadan garip sesler gelmeye başlamıştı ki bıraktım.  Beycağızım da sağolsun ütülere yardım etti. Akşam 8 de yorgunluktan pertim çıkmış olarak temiz evime için için sevinerek bakıp yorgunluk çayımı içtim. Bu arada kış boyunca Zeyno’nun odasında maaile uyuduğumuz için baharla birlikte şu odaları bir ayırayım dedim. Gece o kadar üstünü açıyor ki sürekli kontrol etmek gerek. Odaları ayırdığımız gece saat başı kalkıp kontrol ettim. En son 5 civarında gidip gelmekten pes ettim kıvrıldım yanına. Bu konuda da biraz daha çalışmamız lazım.

Tersten giderek önce Pazar gününü anlattım ama aslında ben Cumartesi’yi de çok keyifli geçirdim. Şehir dışındaki bir organizasyon nedeniyle şirketin yarı yarıya boşalmasını fırsat bilip Cumartesi gününü izin aldım. Annem ve ablalarımla beraber bir Eminönü çıkartması yaptık. Havanın güzelliği, gidiş ve dönüşteki vapur sefası, Eminönü’nün ıncık cıncık dolu sokakları çok keyifliydi. Kuru kahveciden mis gibi kahvelerimizi alıp taa Kapalıçarşı’ya kadar çıktık. Dönüşte de bir sürü ara sokağa girip çıkarak geze geze hoşumuza giden şeylere baka baka ve de alışveriş yapa yapa indik. Ama öğleden sonra inanılmaz kalabalık oluyor. Günün nispeten erken saatinde gidip gezmek gerek. Bir de kendimce bir dip not. Her gün eminim binlerce lira ciro yapılan o dükkanların içinde bulunduğu o canım eski binaların halleri neden o kadar harap? Neden o kadar bakımsız? Yapısı itibariyle en çok turist çeken bir bölgenin ironik bir şekilde bu kadar bakımsız olması, birçoklarını tenzih ederim ama adeta yolda yürüyen insanı kolundan tutup dükkanına sokacak kadar yoz satıcılarla dolu olması çok acı. Gezerken bir yandan da bunları düşündüm, kim ilgilenir kimin sorumluluğudur, neden bizde her şey böyle kuralsız kaidesizdir diye…

Sabah da bakıcı ablamız biraz gecikince bende geç kaldım haliyle. Taksi durağına doğru yürürken birden vazgeçtim ve işe yürüyerek gitmeye kadar verdim. Hava o kadar güzeldi ki sabahın o tatlı serinliğinde yürümek istedim. Yarım saatlik güzel bir terapi oldu bana. Ama topukluları hesaba katmamışım ayakların sızım sızım sızlıyor hala J Yolumuzun üstünde güzel de bir pastane var oradan da dereotlu peynirli poğaçalardan kaptım. Hem kendime söylendim hem yedim, az yürüdüm iki kalori yaktım diye hemen yerine koymam mı lazım diye diye. Ah ahh. Nolcek benim bu halim. Ömrü hayatımda hamilelikten sonraki en yüksek kilomdayım. Hamilelik kilolarını bile bir yıla kalmadan verip eski kilomu görmüş olan bende bu hal neyin nesi şimdi? Bütün kış homini gırtlak yersem olacağı bu. Diyet yapayım desem asla yapamam, hayatımda da yapamadım. Bir şey yasak olunca benim aklım hep onda kalır ki J Hele bir Ramazan gelsin veririm diye ümidim var. Bir umut işte..


4 yorum:

  1. Yapma arkadaşım diyet falan işe yaramıyor zaten. Yapamıyor olmana da bayıldım.

    YanıtlaSil
  2. Ama Deniz'cim halimiz nolcek böyle. Resmen kıyafetlerim dar geliyor artık :(

    YanıtlaSil
  3. Allam ya hem geç kaldın hem de yürümeye mi? karar verdin, ne güldüm...

    Üst açma çaresi uyuku tulumudur yok bunun başka yolu...


    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Battı balık yan gider hesabı olmuş ama hava da çok güzeldi ya :)

      Sil