25 Haziran 2009 Perşembe

Muzlu Pudingli Kek

Yapalı bir kaç gün oldu ve aynı gün yendi bitti -ki bizim evde kekler o kadar çabuk bitmez-. Ben çok çok çok sevdim ilk fırsatta çikolatalı olarak da deneyeceğim. Unutmamak için tarif:

Muzlu Pudingli Kek

-2 yumurta
-1 su bardağından 1 parmak az şeker
-1 su bardağından 2 parmak az sıvıyağ
-1 kutu krema
-2 kaşık yoğurt
-1 paket muzlu puding (pişirilmemiş)
-1 pk. vanilya
-1 pk. kabartma tozu
-1 avuç dolusu damla çikolata
-un

Yumurta ve şeker çırpılır, sıvıyağ ve vanilya eklenir. İyice çırpıldıktan sonra krema ve yoğurt eklenir. Un, kabartma tozu ve toz puding eklenerek kıvamı ayarlanır (akışkan bir kıvamda olmalı, fazla katı olmamalı). En son damla çikolatalar da eklenir. Yağlanmış borcama (kalıp kullanmadım, içi çok geç pişiyor) dökülüp fırında 170 C'de pişirilir.
Krema bir keki ancak bu kadar değiştirebilir, yumuşacık, süper lezzetli bişey çıkıyor ortaya. Velhasıl-ı kelam kek güzel efenim..

***

Dün itibariyle mübarek üç aylara girdik ve bu gece de Regaib Kandili. Tüm Müslümanların kandili mübarek olsun. Bu gecede yapılan duaların kabul olunduğu Hadis-i Şerif'te belirtilmiş, mübarek Regaib Kandili hepimiz için hayırlara vesile olsun inşallah. (Amin).

22 Haziran 2009 Pazartesi

Kamber

Bu haftasonu düğün katılım rekorumu kırdım :) Millet çok sıcaklara kalmamak için midir yada bu sene Ramazan erken geliyo diye mi artık neyse Haziran ayında topluca evlenmeye karar vermişler. Bir haftasonuna bir nikah, iki düğün ve bir nişan sıkışınca hangisine gideceğimizi şaşırdık, hayır hepside ya akraba ya arkadaş gitsen olmaz gitmesen hiç olmaz. Bi de İstanbul'un muhtelif yerlerine dağılmışlar ki resmen düğün trafiği yaşadık.
Neyse efendim açılışı cumartesi akşamı bir önceki postta kınasına gideceğimden bahsettiğim arkadaşımızın düğününe gitmekle yaptım. (F. evde kalıp çalıştı sonra almaya gelirim diyerek fakat ben ablamlarla dönmeye karar verince gelmedi). Aynı akşam akrabamızın torununun nişanına davet edilen sınırlı sayıda kişilerden olduğumuz halde bu nişana gitmeyip (olabilecek lafları da göze aldıktan sonra) arkadaşın düğününe katılmaya karar verdim. Elbetteki akrabayı arayıp durumu olabildiğince nazikçe ifade edip bi sürü özürler mazeretler sıraladıktan sonra! Mazeretim de bunca yıllık arkadaşımızın evleniyor olması, benim ve ablalarımın her organizasyonunda misafir gibi değil de adeta evin bir ferdi olarak gelip koşturması ve de evlenip uzağa gidiyor olması idi. (Oysaki toruncağızlarını yılda bir ya görürüm ya görmem) Neyse efendim tüm bu geçerli sebeplere ve telefonda "aa evet tabi haklısın, neyse sağlık olsun" demelerine rağmen bi sonraki akşam başka bir düğünde karşılaşınca sitemli lafları da yedim gene. Ne diyeyim sağlık olsun!
Pazar günü ise 12'de evden çıkıp bi daha gece yarısı 12.30'da eve geldik. 13.00'de F. ile benim ortak tanıdığımızın nikahına katıldık. Planımız nikahtan sonra akşam ki düğüne kadar güzel bir yerde keyifli bir şekilde vakit geçirmekti. Ama evdeki hesap çarşıya umadı :) Ne oldu nasıl oldu anlamadan biraz da karambole gelip bir anda kendimizi akşamki düğün için gelin alma konvoyuna katılmış bulduk. Evlenen benim akrabam olunca ve aileyi de çok sevdiğimizden ne olacak ki gider geliriz hoş bir anı olur düşüncesine kapıldık ve konvoya dahil olduk. Ve biz akıllılar neye kalkıştımızı çok geç idrak ettik. Sen kalk bu sıcakta Anadolu yakasında Avrupa yakasının bir ucuna git, o sıcakta tıkanmış köprü yolunda 2,5 saat trafikte cebelleş (köprüde çalışma başlatmışlar), gelin evine git, gelini al, daha mahalleden çıkmadan konvoy dağılsın, dönüş yolunda da gene trafikte kal, toplamda 4 saat trafikte ol, Allahım nasıl bir gaflete kapılıp da gittik yol boyunca kafamızda dönen tek konu buydu. Çilemiz bitti mi hayııır. Daha bi dört saat da düğün kısmı vardı. Sonuna kadar beklemeyebilirdik ama F'in sevdiği sanatçı en son çıktığı için düğünün de dibini bulduk. Velhasıl 12.30'da apartman kapısından eve giriş yaptık nakavt olmuş bir halde..
Sanırım bi süre düğüne falan gidemeyeceğim, beni düğün tuttu..

18 Haziran 2009 Perşembe

Ondan bundan şundan..

Herkes tatil modunda bu aralar. İşyerinde yıllık izinler, tatil programları havalarda uçuşuyor.. Farklı bir departmandaki arkadaş izine çıkınca yerine ben bakacağım. İşten gözüm korkmuoyr ama hatunun tavırları sinirlerimi bozuyor..
***
Bu akşam esasında ablamın arkadaşı olan fekat benim de sevdiğim bir arkadaşımızın kına gecesi var. Sabah evden elimde kıyafet torbasıyla çıktım, iş çıkışı anneme oradan da kına yerine gideriz. Gece de annemde kalırım.
***
Dün akşam evimizde sessizlik hakimdi. Bir konu hasebiyle ikimizinde keyfi kaçınca susma eylemi yaptık. Böyle bir durumda birimizin sessizliği bozması lazım ama herkes kendince haklıydı..
***
Kendime kızıyorum bazen.. Zaman zaman o eleştirdiğim kaprisli kadın tavırları mı yapıyorum acaba diye ama yok yaa başkası olsa bin katını yapardı sankim. Öff..
***
Haftasonu gelsin çabucak..

16 Haziran 2009 Salı

yeşil

Ben niye bu kadar halsizim yahu? Sürekli bir mayışıp kalma hali, sıfır enerji. noluyo ya yaşlanıyorum desem benden 20 yaş büyükler benden daha enerjik daha canlı. Bense içi geçmiş meyve kıvamındayım. Bıraksalar beni bi köşede hiç sesim çıkmadan günlerce durabilirim. Belki yılın yorgunluğudur ne bileyim ya da aylardır ihmalkarlığım yüzünden bir doktora gitmediğim kansızlıktan mıdır acaba. Düşündüm de en son ne zaman kendime vakit ayırdım, ne zaman kaliteli bir biçimde dinlendim, sadece ama sadece kendimle ilgilendim? Her zaman yapılacak bir şeyler, gidilecek bir yerler var..
Hayalimde şu var bu aralar; ağaç gölgeleri altındaki ahşap bir verandada oturayım, elimde sevdiğim bir kitap, rüzgar yüzüme vursun serin serin, tek duyduğum ses sessizliğin sesi olsun, karşımda da yeşil bir dağ manzarası olsun. Hayali bile iyi geldi yaa. Ben yeşillik seviyorum, toprak seviyorum. Kimileri su kuşu olur, hayır ben toprak severim, ağaç severim, baktığımda gözüm yeşile doysun isterim. Bilmiyorum belki Karadenizli oluşumdan, belki küçüklüğüm öyle bi yerde geçtiğinden yeşil kodlarıma işlemiş sanki. Rüyalarımda bile gördüğüm belli yerler vardır, nasıl mutlu uyanırım böyle sabahlarda.. Gittiğimde huzur bulduğum yerler, rüyalarımda bile olsa..
Oysa en son bir grup ağacı gittiğim piknik yerinde gördüm, komik..

12 Haziran 2009 Cuma

Ne anlatsam ne yazsam..
Rutin bir haftaydı diyebilirim tek extra Çarşamba günü annemin memleketten gelmiş olması ve benim çarşamba akşamı oraya ışınlanıp kalmamdı sanırsam. Ha bi de oraya gitmeden evvel iş çıkışı ablamla buluşup güya ablam için alışverişe çıkıp girdiğimiz her mağazada istisnasız kendime bişeyler bakmamdı. Ablam arada söylense de güzel bir alışverişti bana göre. Netice itibariyle gün sonunda 65.00 tl bayılıp çok rahat ve gayet içime sinen bir tunik sahibisi oldum. (Hatta ve hatta sevgili ablacığım benimkini gördükten sonra aynısından -tabii ki 2 beden daha büyük- bir tane de kendisine aldı. Bi de ablamın bonkörlüğü tuttu ama malesef değerlendiremedim: seç beğen sana eşarp alıcam dedi ama ben o kaddar eşarp içinde bir tane beğenemedim :( Bu hakkım ilerde değerlendirilmek üzere saklı kalabilir mi diye bulunduğum minik masum girişim kabul görmedi mateessüf.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Pazar ertesi

Pazartesilere kabahat bulmamak lazım aslında. Haftasonunun suyunu çıkartmasak Pazartesileri daha neşeli ve enerjik oluruz demi? Bir haftasonu daha geldi geçti. An itibariyle ben kendimi çok halsiz hissediyorum. Dünkü piknikten sonra akşam resmen sızdım kaldım. Artık açık hava mı yoksa piknikte abarttığım yemek mi çarptı bilmem :P

4 Haziran 2009 Perşembe

Yaz yağmuru

Bu sabah yağmur vardı İstanbul'da.. Güzeldi ama az sürdü her ne kadar çıkıp yağmur altında ıslanamadımsa da temiz havayı solumak bile güzeldi..

1 Haziran 2009 Pazartesi

Hayattan..

En son çiçekler aldım ama saksılarım yok diyordum. perşembe günü öğlen bir fırsat çıktı yemeği yer yemez arkadaşımla kendimizi dışarı attık. İlk iş bi koşu kendime saksılar ve toprak almak oldu. Akşam eve gider gitmez çiçeklerimi diktim fakat velakin saksılar eksik geldi bir kısmını yine dikemedim. Akşam akşam saksı almak için dışarı çıktığımda istediğim gibi bişey bulamayıp eve döndüğümden anca ctesi günü hepsini tamamlayabildim.
Gelelim hsonu özetine; Cuma akşamı annemlerde kaldık F.le. Annem burada yok o yüzden gidip yoklamak lazım arada babamı. Yazarken farkettim de annem burada olmadığı halde annemlerde kaldım diyorum neden acaba? Babaevini annemle içselleştirmişim.. Ctesi işten sonra bi başıma çarşı pazar dolaştım, yalnız gezmenin de başka bi keyfi var bu arada.. Pazar günü ise F evlendiğimizden beri ilk defa kahvaltı hazırladı. Ne mutluluk :) Sonra da kakıp kendimizi dışarı attık bazı çeşitli sebeplerden ertelenen işlerimiz vardı onları yaptık nihayet. Gezdik dolaştık sonrasında. Güzel sakin bir h.sonuydu, çok şükür bu günümüze.. Pazartesi sendromu bile yaşamadım o kadar yani :)